Güzellik Modası ve Beyin: Zihin Programlamasıyla Gelen Algılar

Yakın zamanda insanların, beyinlerinin kontrolünün kendilerinde mi yoksa büyük endüstrilerin mi olduğu konusunda tartışmalar yoğunlaştı. Yapay zekânın hâkim olduğu bir dünyada, bireyin kendi beyin yönetimini sürdürmesinin giderek güçleştiği düşünülüyor. Uzmanlar, estetik ve güzellik akımlarının hızla değiştiğini ve hatta bazı ünlülerin bu baskıya karşı nasıl savunmasız kaldığını örnek gösteriyorlar. 70 yaşındaki Kris Jenner’in de moda akımlarına uyum sağlayarak yüzünü gerdiği anımsatılarak, Kardashian gibi figürlerin dışsal etkilerin esiri haline geldiği dile getiriliyor.

Girişte merak edilen kavramlardan biri—beynin bizi neyin güzel olduğuna inandırdığı—uzmanlar tarafından ele alınıyor. Guardian gazetesinin yazarlarından Polly Hudson da beynimizin dönüşüm modalarına karşı hızla uyum sağlama eğiliminde olduğunu yazarken, Londra South Bank Üniversitesi’nde nöroloji uzmanı Laura Elin Pigott’un görüşlerini paylaşıyor. Pigott, “Çekici bir yüz görmek, beynin ödül ve sosyal devrelerini harekete geçirir ve mutluluk hormonu dopamin salgılanır. Bu hormon, toplumun belirlediği güzellik standartlarını yakalamamız için tatmin duygusu yaratır” diyor.

Algılarımız eğitilebilir mi? Uzmanlar, insanların algılarını yeniden biçimlendirebildiğimizi savunuyor. Bu süreç, moda endüstrisinin kalabalıkları etkilemesi gereken bir durumda, beyinlerin bakış açısını değiştirmeyi amaçlıyor. Pigott, “Bilim açıkça gösteriyor ki beyinlerimiz, beslendiklerimizle şekillenir. Bilinçli olduğumuzda bu manipülasyonun farkına varıp kendi güzellik algılarımızı kontrol altına alabiliriz; aksi halde modanın gölgesi altında kalabiliriz” ifadesini veriyor.

Güzellik tuzağı ve pazarın devleşen büyüklüğü Yaşlanmayı geciktirmek amacıyla tasarlanan kıyafetlerden tüp içinde botoks satımına kadar moda dünyasının insanları güzellik tuzağına sürüklediği belirtiliyor. 2021 yılında küresel cilt bakımı pazarının değeri 146.7 milyar dolar olarak ölçülmüş ve bu değerin 2031’e kadar 273.3 milyar dolara çıkması öngörülüyor. Güzellik baskısının modanın zihinleri ele geçirmesi nedeniyle zorlayıcı olduğu, hatta ince figürlü kişilerin bile kilo verme amacıyla tedavilere yöneldiği, hatta çocukların bile kırışıklık karşıtı ürünlere talep gösterdiği ifade ediliyor.