Terör ve barış süreciyle ilgili yetkili ağların görüşleri, güvenli gelecek için atılacak adımları net ve kapsamlı bir bakışla sunuyor.
Güvenlik ve istihbarat çevrelerinde konuşulanlar, Türkiye’nin Terörle Mücadele ve Barış sürecine ilişkin iyileştirilmiş bir yaklaşım benimsediğini gösteriyor. Şu anki durum için negatif barış ifadesinin ötesine geçilerek, pozitif barışın kalıcı temellerinin atılması gerektiği vurgulanıyor ve bu hedefin hukuki güvencelerle desteklenmesi gerektiğine dikkat çekiliyor. Meclis komisyonlarının da bu süreçte kilit roller üstlenmesinin önemi belirtiliyor.
İlk ağızdan aktarılan görüşlerde, sürecin komşu ülkeler ve bölgesel yönetimlerle uyum içinde yürütülmesi gerektiği ifade ediliyor. MİT Müsteşarı İbrahim Kalın ve diğer devlet yetkililerinin sürecin dış boyutuna yönelik temaslarının, adımların atılmasına zemin hazırladığına işaret ediliyor. Türkiye’nin bu dönemde bölgesel olaylar ve Suriye, Irak gibi süreçlere olumlu katkı sağlama niyetinin bulunduğu dile getiriliyor.
Terör meselesinin yalnızca yerel bir olay olmadığına vurgu yapan Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, konunun uluslararası bir nitelik taşıdığını ve Amerika, Rusya, Çin gibi güçlerin yanı sıra bölgesel aktörler olan İran ve İsrail gibi ülkelerin de etkilediğini belirtiyor. Bu çerçevede, sürecin küresel dengelerle ilişkisi güçleniyor ve kapsamı genişliyor.
Doç. Dr. Vahap Coşkun ise geçmiş hataların tekrarlanmaması gerektiğini ifade ediyor. Nihai hedefin net olarak belirlenmesi, iç politika çekişmelerinin süreci olumsuz etkilememesi için dikkatli olunması ve kamu düzeninin asla ihmal edilmemesi gerektiğini vurguluyor. Ayrıca Suriye için yeni ve koşullara uygun bir politika geliştirilmesi ve zamanlamanın doğru ayarlanmasının hayati olduğuna dikkat çekiliyor.