Rabbim bizleri gönül kıranlardan değil,
gönül yapanlardan eylesin.
Ne büyük söz ne derin bir sır…
Dünya telaşı, geçim kavgası, günlük koşuşturmalar derken bazen bir bakışla, bazen bir sözle bilmeden gönül kırarız. Oysa kırılan gönül, incecik bir cam gibidir; bir kez çatladı mı eskisi gibi olmaz. Affedilse de izi kalır, unutulsa da hatırası kalır.
Gönül, Rabbimizin insana verdiği en kıymetli emanettir. O yüzden “bir gönül yapmak”, bazen bir mabet inşa etmekten daha faziletlidir. İnsanlığın özü, gönül yapma sanatında saklıdır.
Ama unutmayalım ki insan suretinde olup gönülsüz yaşayanlar da var. Onların kalbi menfaatle çarpan, vicdanı susmuş kimselerdir. Onların kırdığına üzülmek değil, onlara benzememek dert olmalı bize.
Rabbim bizleri gönül kıranlardan değil, gönül yapanlardan eylesin.
Kelimelerimiz merhem, bakışlarımız huzur, ellerimiz şefkat olsun.
Kimseyi küçültmeden, kimseye ezdirmeden, yolumuz Peygamber ahlakı üzere olsun.
Ve unutmayalım:
Bir gönül, bir ömürlük mabettir. Onu yıkmak kolay, yapmak ise insanı insan yapan en büyük sanattır.