Bashi-Bouzouk: Edis’in cesur ve kişisel yolculuğunu ilk izlenimlerle keşfedin; duygular, içgörüler ve özgün bir başlangıç.
Melisa Vardal- Edis, ikinci stüdyo albümünü müzikseverlerle buluşturdu. 11 parçadan oluşan bu yapıt, dinleyiciyi farklı türlerin harmanıyla karşılamayı amaçlıyor ve albümde yer alan dikkat çekici parçalar arasında “Sakin Ol”, “Çek Tetiği”, “Yatakta Kardiyo”, “Duman”, “Acaba”, “Bir Yol”, “Yoksun Yanımda”, “İzmir’im”, “Mayhoş” ve “Azar Azar” bulunuyor. Sanatçının kendi tanımlamasıyla bu çalışma, bugüne kadarki en cesur ve en kişisel albüm olarak öne çıkıyor.
Mehmet Tez Müzik Eleştirmeni ‘Yurt dışına açılma çabasını görüyorum’ diyor.
Tez’e göre pop müziğin günümüzde nasıl çeşitlendiği, kostümlerle değil içerik ve uluslararası ilgiyle ölçülüyor. Ozan Çolakoğlu ve Artz gibi prodüktörlerin ortak çalışmasıyla ortaya çıkan bu albüm, içerde kalmayıp dış pazara da odaklanıyor. Zeynep Bastık ile İngilizce bir parça ya da albümün adının nasıl yazıldığı gibi ayrıntılar, Batı’da bilinen ama Türkiye’den bağımsız düşünülmeyen bir konsept kurmayı amaçlıyor. İlk dinlediğinizde her türün en iyi versiyonlarının bir araya geldiğini hissettiğiniz parçalarla karşılaşabilirsiniz.
‘Cinsel içerikli sözler neyi provoke ediyor?’
Suzan Somalı Sönmez Müzik Gazetecisi ise albümün müzikal olarak günümüz trendlerine uygun olduğunu, ancak sözlerin bazı bölümlerinin rahatsız edici bir yön taşıdığını belirtiyor. Özellikle “Yatakta Kardiyo” şarkısının Shahriyar Ramazanzade imzası taşıması, enerjik bir ritim ile sorunsuz bir uyum arayışını gündeme getiriyor. Somalı Sönmez, sözlerin kontekstten kopuk ve müzikle bütünleşmeyen bir yapıda olduğunu değerlendiriyor ve sanatsal özgürlüğün toplumsal sorumlulukla dengelenmesi gerektiğini vurguluyor. Kadınlara yönelik şiddetin yüksek olduğu bir toplumda bu tür içeriklerin nasıl algılandığına dikkat çekiyor.
Sanatçının toplumsal konulara daha duyarlı ve sorumlu bir yaklaşım sergilemesi gerektiğini savunan Somalı Sönmez, albümün adının taşıdığı kavramla da bağıntılı olarak tartışmalara açık olduğunu belirtiyor. Bu bağlamda, geleneğin sınırlarını zorlayan sanatsal ifade özgürlüğü ile sorumlu yaklaşım arasındaki dengeye odaklanıyor.