Sosyal medyanın etkisiyle değişen dil ve hafızanın dijital sözlüklerle nasıl şekillendiğini inceleyen çarpıcı bir analiz.
Britanya merkezli Cambridge Sözlüğü, her yıl arşivine yeni kavramlar eklerken dil coğrafyasını genişletiyor. Bu yıl arşive tam 6.000 yeni kelime katılırken, en çok konuşulanlar arasında skibidi, delulu ve tradwife öne çıktı. Kelimelerin Google’da aranma oranı ise yüzde bin artış gösterdi. Görünüşe göre yeni kelime dünyasını artık edebiyat değil, teknoloji, sosyal medya uygulamaları ve yapay zekâ belirliyor.
Bu nedenle YouTube, TikTok, Instagram ve X gibi platformların kendi dilini günlük yaşama entegre etme süreci, arşiv ve hafızayı nasıl şekillendirecek tartışmasını tetikliyor. Sosyal medyada kullanılan ifadeler, dilin kendisi olarak görülüp konuşma diline organik biçimde dahil oluyor. Boğaziçi Üniversitesi Türkçe Dersleri Koordinatörlüğü’nden Doç. Dr. Esra Dicle ile sosyal medyanın dil ile etkileşimini konuştuk.
Mevcut kaydın rolü
Dilin, yaşadığı toplumun belleğini, kültürel dönüşümünü ve kamusal alanını kayda geçiren bir arşiv olduğuna işaret eden Dicle, sözlükçülüğün dilin yaşayan bir varlık olarak sürekli değişimini takip etmek ve bu değişimi tarafsız biçimde belgelemekle yükümlü olduğunu söylüyor. Cambridge veya Oxford gibi büyük sözlüklerin düzenli aralıklarla yeni kavram ve deyimleri kayda geçirmesi, sözlüğün norm koyan bir kurum olmaktan çok, var olan kullanımın resmî kaydı olduğunu gösterir. Aynı şekilde Türk Dil Kurumu’nun güncellemeleri de toplumun dil pratiklerindeki dönüşümlerin görünür hâle gelmesini sağlar; eklenen kelimeler veya yeniden tanımlanan kullanımlar, güncel dilin nabzını tutar.
Yeni dijital-kamusal alan olarak değerlendirilebilecek sosyal medyadan doğan ifadelerin sözlüklere girmesi, dilin yalnızca iletişim aracı olmadığını, aynı zamanda kültürel hafızanın ve kamusal alanın dinamik bir aynası olduğunu gösterir. Dicle, sözlüğe eklenen çoğunlukla önceki kelimelerin türevleri halinde yer alan ifadelerin, kullanıcıların nasıl hissettiğini ve yaşamla olan ilişkiyi belgelediğini vurguluyor. Dijital anlık paylaşımların üretici gücü, artık geleneksel otorite alanlarını aşan bir kültürel üretim alanı olarak karşımıza çıkıyor.
İdeolojik arka planlar ve dilin yönü
Esra Dicle’ye göre her yeni kayıt, yalnızca dilin değil, kültürel hafızanın ve kamusal alanın da resmî tutanağıdır. Bu süreç, dilin demokratikleşmesini sağlayan çoklu jargon temsilini desteklerken, hangi kültürel kodların ve hangi tartışmaların gelecek kuşaklara aktarılacağını da belirler. Böylece sözlükler, görünürde tarafsız bir envanter olarak görülse de, toplumsal iktidarın yeniden üretildiği mecralar haline gelebilir.
“Cool” kelimeler ve yeni türevler
sözlük tanımına göre skibidi, sosyal medyada viral bir animasyon serisinin yaratıcısı tarafından ortaya atılan, bazen cool veya bad anlamlarına gelen veya tamamen şaka amaçlı kullanılan bir ifade olarak tanımlanıyor. Ayrıca broligarchy adı verilen yeni bir kelime, bro(ligarchy) kavramının birleşiminden türetilmiş olup, teknoloji sektöründeki zengin ve etkili erkekler – Jeff Bezos, Elon Musk, Mark Zuckerberg – için kullanılıyor.