Nuh’un Gemisi ve Ağrı Dağı’na ilişkin jeolojik izler ile inanç turizminin yeni tartışması: bilim, efsane ve ziyaretçi deneyimini keşfedin.

Ağrı Dağı üzerinde yürütülen çalışmalar, bölgenin tarihi ve jeolojik kökenine dair yeni bulguları gün yüzüne çıkarmaya devam ediyor. Doğu Anadolu Bölgesi’ni haritalandırmaya çalışan Harita Mühendisi Yüzbaşı İlhan Durupınar’ın yoğun çabalarıyla 1959 yılında başlayan keşif süreci, Telçeker ve Üzengili köyleri yakınında bulunan ve Nuh’un Gemisi iddialarını barındıran yapının varlığını işaret eden örneklerle taçlandı. Bu örnekler, bölgenin yerleşiminin yaklaşık 5 bin yıl öncesine uzandığını ortaya koydu ve arkeolojik açıdan önemli bir kilometre taşı olarak kayda geçti.
AİÇÜ ile İstanbul Teknik Üniversitesi’nin 2022 yılında kurduğu ekip, jeofizik, kimya ve jeoarkeoloji alanlarında uzmanların katılımıyla bölgeyi kapsamlı biçimde inceliyor. Toplanan kaya ve toprak numuneleri İstanbul’daki laboratuvarlarda değerlendirildiğinde, Kalkolitik Dönem’e kadar uzanan yerleşimin teknik olarak mümkün olduğu sonucuna ulaşıldı. Hem bölgenin bilimsel olarak titizlikle incelenmesi hem de inanç turizminin potansiyelinin değerlendirilmesi açısından çalışmalar sürüyor.
Ekibin önde gelen ismi Prof. Dr. Faruk Kaya, dünyanın başka hiçbir yerinde bu tür bir yapının benzerine rastlanmadığını ifade ediyor. Bölgede çok sayıda ulusal ve yabancı bilim insanı, jeofizik ve jeoradar görüntüleme tekniklerini kullanarak verileri derinleştiriyor. Kaya, kayaç fosillerinden elde edilen bulguların, Hazreti Nuh’un yaşadığı döneme denk gelen yaklaşık 5–7 bin yıl önceye işaret ettiğini vurguluyor. Bu nedenle bölge, inanç turizmi açısından küresel bir değer taşımakta ve koruma altına alınarak turizme kazandırılması gerektiğini belirtiyor. Turizm potansiyelinin artması halinde, kayaçlar ve üzerinde yazı bulunan taşlar gibi kaynakların güvenliğini sağlamak da öncelikler arasında.
Heyelan bölgede öne çıkan bir risk olarak görülüyor. Özellikle bahar yağışlarının artmasıyla birlikte yapının sağı ve solu üzerindeki tahribatlar artış gösteriyor. Bu yüzden güvenli bir turizm potansiyelinin oluşturulması için bilimsel anlamda derinleşmiş çalışmalar ve gerekli önlemlerin alınması kritik. Heyelan tehlikesini hafifletmek için jeolojik izlekler doğrultusunda koruma planları üretilmelidir ve bölgenin turizm merkezi haline gelmesi için uzun soluklu çalışmalar teşvik edilmelidir.
Çalışmaların devam ettiği bölgede bir müze kurulmasının, bilimsel ve kültürel anlamda çok önemli olacağı görüşü yaygınlaşıyor. Nuh’un Gemisi’nin nerede karaya oturduğu konusundaki araştırmaların daha derinleşeceği, geçmişte olduğu gibi gelecekte de uzun soluklu bir süreç olarak devam edeceği ifade ediliyor. Amerika’daki Kentucky, Hong Kong ve Hollanda’daki benzer temalı projelerle kıyaslandığında, Ağrı Dağı ve çevresinin inanç turizmi potansiyelinin çok daha yüksek olduğuna dikkat çekiliyor. Bölge için uygun bir konumda kurulacak ve bölge ile ülke turizmine katkı sağlayacak bir Nuh’un Gemisi Müzesi’nin hayata geçirilmesi öneriliyor. Bu müzenin, Doğubayazıt kıyılarında ya da siluetin bulunduğu alanda konumlandırılması, bölge açısından büyük bir adım olarak değerlendiriliyor.