Kim Jong-un’un 9 Mayıs Zafer Günü ziyareti ve güncel gelişmeler hakkında ayrıntılı bilgi. Kuzey Kore’nin son durumu ve önemli olaylar burada.
Geçtiğimiz günlerde Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’un, 2’nci Dünya Savaşı’nın sonunda Nazi Almanyası’nın yenilgisinin kutlandığı 9 Mayıs Zafer Günü nedeniyle Pyongyang’daki Rusya Büyükelçiliği’ne yaptığı ziyaret, uluslararası kamuoyunun ilgisini çeken önemli bir gelişme olarak öne çıktı. Bu ziyaretle ilgili ortaya çıkan yeni bilgiler, iki ülke arasındaki ilişkilerin ne denli güçlü ve stratejik olduğunu bir kez daha gösterdi.
Resmi Kuzey Kore kaynakları, Kim Jong-un’un yaptığı konuşmanın tam metnini yayımlayarak, liderin görüş ve düşüncelerini detaylı biçimde paylaştı. Konuşmasında, Kuzey Kore ile Rusya arasındaki köklü bağlara vurgu yapan Kim, ikili ilişkilerin derin tarihi ve stratejik önemine dikkat çekti. Ayrıca, 19 Haziran 2024 tarihinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile imzalanan Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması’nın, iki ülkenin küresel barış ve stratejik istikrara katkı sağlayan kararlı adımlar olduğunu belirtti.
Kim, açıklamalarında, “Rusya gibi büyük ve bağımsız bir milletin deneyimli lideri olan Başkan Putin ile dostluk ve ortaklık bağlarımızın güçlenmesi, uluslararası arenada yeni bir dönemi simgeliyor” ifadelerine yer verdi. Bu bağlamda, iki ülke arasındaki ittifakın ve işbirliğinin, bölgesel ve küresel barışa katkıda bulunma iradesinin göstergesi olduğunu vurguladı.
Kim Jong-un, konuşmasında, “Dünyanın modern Nazizm’in hızla yükselişine dikkatle tanıklık ettiğini” belirterek, 20. yüzyılda insanlığı köleleştirmeye çalışan Nazi ideolojisinin yeniden hortlamasını ciddi bir tehdit olarak nitelendirdi. “Bu yeni tehdit, insanlık için büyük bir risk ve kabul edilemez bir gelişmedir” diyerek, küresel toplumun uyanık ve tedbirli olması gerektiğine vurgu yaptı.
Kim, Ukrayna’daki çatışmalara da değinerek, Rusya’nın egemenliğine ve güvenliğine yönelik tehditleri kesin bir dille eleştirdi. “Ukrayna’daki neo-Nazi güçlerin saldırgan tutumu, uluslararası hukuka ve insan haklarına aykırıdır” diyerek, Kuzey Kore’nin Rusya’nın yanında yer almasının meşruiyetini savundu. Ayrıca, Kuzey Kore’nin ordusuna, “Ukraynalı neo-Nazi işgalcilerin ortadan kaldırılması ve Rusya’nın güvenliğinin sağlanması” amacıyla, ordusunu Rusya ile işbirliği yapmaya ve operasyonlara katılmaya çağırdı.
Kim, Kuzey Kore askerlerinin, Rusya’nın Kursk bölgesinde gerçekleşen operasyonlarda kahramanca savaştığını ve bu savaşın Kuzey Kore-Rusya ittifakının gücünü gösterdiğini sözlerine ekledi.
Kim Jong-un, ülkesini ve Rusya’yı eleştirenlere sert yanıtlar verdi. “Güney Kore ve Batı’nın, bizim Rusya ile olan dayanışmamıza karşı çıkan tutumları, karşılık bulmamalıdır” diyerek, bu tutumların hem Kuzey Kore’nin hem de bölgesel istikrarın zararına olduğunu vurguladı. Ayrıca, “ABD ve müttefiklerinin Ukrayna’ya karşı giriştiği askeri harekat, dünya barışını tehdit eden tehlikeli bir gelişmedir” diyerek, NATO ve ABD’yi açıkça tehdit etti.
Kim, Kuzey Kore’nin Rusya’ya verdiği askeri ve teknik desteklerin süreceğini belirterek, “Eğer ABD ve Batı, Rusya’ya karşı yeni bir saldırı planı yaparsa, ülkemiz orduyla bu tehdidi püskürtmekte tereddüt etmeyecektir” şeklinde sözler sarf etti. Bu açıklamalar, Kuzey Kore’nin bölgedeki stratejik duruşunu net biçimde ortaya koyuyor.
Geçtiğimiz Haziran ayında, Kim Jong-un ve Vladimir Putin’in yakınlaşmasıyla imzalanan Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması, iki ülkenin askeri ve ekonomik ilişkilerinin temel taşlarından biri olmaya devam ediyor. Bu anlaşma kapsamında, tarafların birbirine dış saldırı durumunda karşılıklı yardımda bulunacağı taahhüt edildi.
Gelişmeler üzerine, Kuzey Kore’nin Rusya’ya asker gönderdiği ortaya çıktı. Kuzey Kore askerlerinin, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşta önemli rol oynadığı ve büyük kayıplar verdiği açıklandı. Pyongyang yönetimi, asker sevkiyatını ilk kez 28 Nisan’da resmen doğrulamış ve bu gelişmeleri uluslararası kamuoyuna duyurmuştu.
Kim Jong-un’un, 9 Mayıs Zafer Günü’nde Rusya Büyükelçiliği’ni ziyaret etmesi, iki ülke arasındaki artan işbirliğinin ve stratejik ortaklığın güçlü bir göstergesi olarak değerlendirildi.