Kasım raporu: Giyim ve ayakkabı sektörü işlem adedinde düşüş yaşarken maliyetler ve enflasyon baskısı sürüyor.

Kasım, giyim ve ayakkabı kategorilerinin yıllık bazda en düşük işlem adedini gördüğü üç ay arasına girdi. Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, bu yıl kasım ayında önceki yıllardan farklı bir tablo ile karşılaştıklarını belirtti. Havanın soğuması ve erken başlayan indirimlerin etkisiyle ekim ayında işlem adedi ve ciroda güçlü bir artış kaydedilmişti. Ancak anket sonuçlarına göre ciro artışının enflasyonun çok altında kalması ve üyelerin yaklaşık yarısının adet satışını artır(a)maması dikkat çekti. Merkez Bankası verileri de kasımda hem işlem adedinin hem de cironun ekimden çok geride olduğuna işaret ediyor.
Kasım ayında giyim ve ayakkabı gibi ana kategorilerde yılın en düşük işlem adedinin gerçekleşmesi, kozmetik ve yemek alanlarında da benzer bir tablo ortaya koydu. Ekimde 410 milyar lira olan kartlı harcama tutarı kasımda 333 milyar liraya geriledi ve 452.6 milyon olan işlem adedi ise 363 milyon olarak kayda geçti. Bu değişim, ekim ayıyla karşılaştırıldığında Kasım’da cironun %18.8 ve işlem adedinin %19.8 oranında düştüğünü gösteriyor. Tüketicilerin yüksek indirimlere rağmen gıda, eğitim ve kira dışı diğer harcama kalemlerinde küçülmeyi tercih ettiği görülüyor.
Sorunlar netleşti Kasım ayında Öncel, perakende sektörünün öncelikli sorunlarını üyelerden aldığı sıralama üzerinden dile getirdi. Başlıca üç problem şöyle: Fahiş kira artışları neredeyse oy birliğiyle ilk sırada yer alıyor; üyelerin %83’ü bu konudan yakınıyor. Ardından turist alışverişindeki düşüş %64 ile ikinci, işçilik maliyetlerinin ciro içindeki payının artması %60 ile üçüncü sırada bulunuyor. Bu tablo, 2026’da da maliyet baskılarının en önde kalacağını gösteriyor. Kira artışlarını sınırlamak için kontratların uzun süreli uzamasıyla ilgili cezalandırıcı uygulamaların ayrıntılı bir şekilde ele alınması gerektiğini vurguluyoruz; özellikle 10 yılını dolduran kontratlarda sebepsiz fesih hakkının kaldırılmasının şu anki düzenlemelerin kaldırılmasıyla mümkün olabileceğini belirtiyorlar. Borçlar Kanunu’na 2012 yılında eklenen ve kötüye kullanım nedeniyle mağduriyetlere yol açan hükümlerinin değiştirilmesi talebi uzun süredir gündemde. Enflasyonun düşüş eğiliminde olması halinde kira artışlarının yıllık TÜFE ortalamasına göre belirlenmesi de maliyetlerin üzerindeki baskıyı azaltabilir.
EKONOMİ SERVİSİ