İzmir’de yapay kalp destek sistemiyle yaşam mücadelesi: Mustafa Çimen’in ilham veren hikayesi, umut dolu bir direniş ve tıbbi kahramanlık.

Mustafa Çimen, Musküler Distrofi hastası olan, evli ve iki çocuk babası bir birey olarak uzun yıllardır ağır bir sağlık yüküyle mücadele ediyor. 2016 yılında başlayan kalp yetmezliği süreci, son dönemde yoğun hastane yatışlarıyla daha da ağırlaştı. Yakın zamanda İzmir’deki bir hastanede sağ ve sol kalp odaklı olmak üzere çift taraflı bir yapay kalp destek cihazı takıldı; böylece yaşamını sürdürmesi için gerekli olan medikal destek iki çanta halinde sağlanıyor.
Çimen, buna rağmen organ bağışıyla desteklenirse durumunun daha iyiye gidebileceğini ifade ediyor. Hastalığın ilerlemesi karşısında yaşadığı yorgunluk, şişlikler ve halsizlik gibi semptomlar günlük yaşamını zorlaştırıyordu. Şu an için cihazlar, hayat işlevlerini korumaya ve bakış açısından umutlu bir geleceğe doğru adım atmaya yardımcı oluyor.
“İmkanı olan organ bağışı yapsın.” diyen Çimen, bağışın artması halinde kendisi gibi hastaların beklemeden tedaviye kavuşabileceğini belirtiyor. Evine, çocuklarına duyduğu özlem de her an yanında; ancak tedavi sürecinin bir parçası olarak iki adet taşıyıcı cihazla yaşamını sürdürüyor.
Ekibiyle birlikte operasyonu gerçekleştiren İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Ali Gürbüz, uzun süre medikal tedavinin yeterli olmadığını ve bu nedenle mekanik destek sistemlerine başvurulduğunu vurguluyor. Çifte destek sayesinde hastanın hayati fonksiyonları normale dönmüş durumda; artık yataktan kalkabiliyor ve yürüyebiliyor. Ancak asıl hedefin kalp nakli olduğunu ve bunun için yeterli bağışın bulunmadığını belirtiyor.
Dr. Gürbüz, çift taraflı mekanik destek uygulamasını gerektiren nadir bir durum olduğunu söylüyor. Kalbin fonksiyonlarının şu an için kısıtlı olduğunu ifade ederken, bu cihazların bazı hastalara kalıcı olarak da uygulanabildiğini hatırlatıyor. Yine de ideal olan çözümün kalp nakli olduğunu vurguluyor ve bağış eksikliğinin pandemiden sonra daha da belirgin hale geldiğini dile getiriyor. Bu bağlamda amaç, bağışları artırarak bekleyen hastaların bir an önce nakil sürecine alınmasıdır.