İstanbul Tiyatro Festivali: 29. Yılın Uluslararası ve Yerli Programıyla Sahne Şenliği

İstanbul Tiyatro Festivali, bu yıl altı uluslararası ve 10 yerli oyunla tiyatroseverleri bir araya getiriyor. 20 Ekim-22 Kasım tarihleri arasında, Mehmet Birkiye küratörlüğünde gerçekleşecek etkinlikte açılış, Hollanda köklü dans topluluğu Scapino Ballet Rotterdam’ın Katedral adlı gösterisiyle yapılacak. Bu eser, arvo Pärt’in ruhani müziği eşliğinde Marcos Morau’nun koreografisiyle sahneye taşınıyor ve festivalde Türkiye’de ilk kez seyirciyle buluşacak.

Baro d’evel topluluğu ise Biz Kimiz? adlı performansla festivalin renkli damgasını vuracak. Ayrıca bu yılın programında edebiyat uyarlamaları öne çıkıyor: Fransa’dan Paul Auster’ın New York Üçlemesi, Ankara Devlet Tiyatrosu’ndan Faust ve Moda Sahnesi’nden Bir Kadının Kavgaları ve Dönüşümleri gibi yapımlar merakla bekleniyor. Bunların yanı sıra Hikmet Hükümenoğlu’nun ilk tiyatro metni Fora, yazarın sahne sanatlarına açılan yeni yolculuğunu gözler önüne seriyor. Bu İşte Bir Kadın Var teması ise İlyas Özçakır rejisiyle Aşağıdaki Pencere ve Belçika’daki Flaman Kraliyet Tiyatrosu KVS yapımı Bovary ile zenginleşiyor.

İki yaka arasında temasıyla güçlenen bölüm, genç sanatçı ve toplulukları destekleyen N Yeni Arayışlar programını da sürdürüyor. Bu yılki yenilikler arasında Televizyonun Karşısında Özel Mülkiyetin Kökeni Üzerine Düşünürken Uyuyakalmışım, Babamın Sesine Uyandım, Cehennem Çiçeği ve Jonas’la Evlenmek bulunuyor. İstanbul’un farklı köşeleri festival mekanlarına dönüşüyor ve menzil 11 farklı mekânda genişliyor: Alan Kadıköy, Beyoğlu Sineması, Beyoğlu Spor Kulübü, Haliç’te tarihi bir han, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi, İMÇ, Mecidiyeköy Sahne, Metrohan, Moda Sahnesi, Paribu Art ve Zorlu PSM.

Down sendromlu oyuncularla Hamlet uyarlamasıyla Teatro La Plaza, İKSV’nin kapsayıcılık ve erişilebilirlik hedefleri doğrultusunda izleyiciyle buluşacak. Hamlet yazınına alışılmışın ötesinde bir yaklaşım getiren bu prodüksiyon, oyuncuların kendi hayatlarını sahneye taşıyarak izleyiciye güçlü bir aidiyet duygusu aşılıyor.

Onur Ödülü ise bu yıl Seçkin Selvi’ye takdim edilerek, eleştiriyle tiyatro arasındaki bağı vurguluyor. Selvi, ödül konuşmasında eleştirinin tiyatronun vazgeçilmez bir parçası olduğunu ve eleştirinin sanata olan desteğini iki önemli açıdan öne çıkardığını belirtti: bir yandan eleştirinin sanatsal üretimi irdeleyen rolü, diğer yandan eleştirinin toplumsal hayatta da görünür olması gerekliliği.