Türkiye’nin afet riskini azaltma ve adil enerji dönüşümünü hedefleyen vizyonuyla dirençli bir geleceğe odaklanan kapsamlı bir bakış.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi sırasında düzenlenen oturumda, afet risklerini azaltma, iklim değişikliğiyle mücadele ve adil enerji dönüşümünü kapsayan konulara değindi. Söz konusu oturumda Türkiye’nin bu alandaki kararlı duruşu ve hedefleri gündeme getirildi.
Sıfır Atık ve Yeşil Kalkınma çerçevesinde, temiz teknoloji yatırımlarını çoğaltmayı ve tüm sektörlerde adil dönüşümü finansal olarak desteklemeyi sürdürüyoruz. 2035’e kadar güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesini mevcut seviyenin dört katına çıkarmayı hedefliyoruz. Bu yıl itibarıyla yenilenebilir enerjinin toplam kurulu güç içindeki payını %60’ın üzerine çıkarmış bulunuyoruz. BM’nin desteğiyle küresel bir çevre hareketine dönüşen sıfır atık çalışmalarıyla çevre konularında kayda değer ilerlemeler kaydediyoruz.
İklim Değişikliği Konferansı konusunda da Türkiye’nin ev sahipliğinde 31. Taraf Taraflar Konferansı’nı gelecek yıl Kasım ayında gerçekleştirme planı yapıyoruz. Çok taraflılığın geçtiğimiz dönemde zemin kaybettiği bir dönemde Avustralya ile sağladığımız mutabakatlar bu süreci güçlendirmekle kalmıyor, Güney Afrika Dönem Başkanlığı’nın gıda güvenliği çalışmalarıyla da uyum içinde ilerlemeyi hedefliyoruz. Önümüzdeki dönemde gıda güvenliğini tesis etmek adına atılacak adımları artırmamız gerektiğini gönülden inanıyoruz. Ancak tüm bu çabaların anlam kazanması için gerekli finansman desteğinin özellikle gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde tasarlanması şarttır.
Gazze’deki Ateşkesin Önemi, bölgedeki gerginliği azaltmak adına küresel bir hassasiyet olmaya devam etmektedir. ABD Başkanı ve bölge ülkelerinin katkılarıyla sağlanan ateşkesin korunması, sadece Filistin halkı için değil, tüm dünyamız için hayati önemdedir. BM verilerine göre Gazze’deki hasarın kalkınmayı 70 yıl geriye götürdüğü ifade edilmekte; insani yardımların hızla ulaşması ve yeniden inşa sürecinin gecikmeden başlaması için uluslararası dayanışma gerekliliği vurgulanmaktadır.
İnsani Yardımlar ve İki Devletli Çözüm bağlamında, Birleşmiş Milletler’in koordinasyon rolünün önemi büyüktür. Kış öncesi konut sorununun giderilmesi hususunda karşılaşılan zorluklara rağmen, barışın kalıcı bir çözüm olan iki devletli model üzerinden sürdürülmesi için kararlılığımızı sürdürüyoruz. Uluslararası toplumla sürdürülen çabalar, kalıcı barış için gerekli zemini oluşturmaya yöneliktir.