Türkiye’nin arabuluculuk modeli G20 panelinde öne çıkıyor: Afrika işbirliği ve insani diplomaside yeni ufuklar

Johannesburg’da G20 Zirvesi öncesi düzenlenen bir panelde, Türkiye’nin arabuluculuk çabaları ve barış süreçlerine katkıları, hızlı, kapsayıcı ve koordineli müdahale yaklaşımıyla değerlendirildi. Enformasyon çağında artan güvenlik tehditleri ve uluslararası sistemdeki liderlik boşluğu tartışılırken, insani diplomasi ve barışçıl çözüm mekanizmalarının önemi vurgulandı.
Paneli yöneten Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Kılıç Buğra Kanat, günümüz küresel güvenlik ortamını ve liderlik eksikliklerini ele alırken iletişimin ve stratejik işbirliğinin hayati rolüne dikkat çekti. Konuşmacılar arasında Witwatersrand Üniversitesi, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Liderlik Enstitüsü ve Mersin Üniversitesi gibi kurumlardan isimler yer aldı; ayrıca Inclusive Society Institute ve SETA gibi düşünce kuruluşlarının temsilcileri panelde bilgi paylaştı.
AFRİKA KITASINA YÖNELİK İŞBİRLİĞİ ÖZEL YER TUTUYOR
Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin son 20 yılda insani diplomasinin en etkili aktörlerinden biri haline geldiği belirtilirken, Afrika’daki artan aktörlük somut şekilde öne çıktı. Somalî, Libyâ, Sudan ve Ukrayna örnekleri üzerinden Türkiye’nin yalnızca insani yardım sağlayan bir ülke olmayıp, aynı zamanda diplomatik, siyasi, güvenlik ve kalkınma araçlarını entegre eden bir barış aktörü olarak konumlandığına vurgu yapıldı.
Panelde, mevcut uluslararası kurumların krizleri çözmede yetersiz kaldığına işaret edilerek, orta güçlerin kolektif çalışmasının önemi vurgulandı. Türkiye ile Güney Afrika’nın insani diplomasi, arabuluculuk ve insani yardım tecrübelerini bir araya getirerek küresel barış inşasında kritik ortaklar olabileceği ifade edildi. Ayrıca, Afrika’daki “unutulan krizler” için hızlı ve sürdürülebilir müdahale mekanizmaları kuracak bir insani dayanışma platformunun gerekliliği ileri sürüldü.
“DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR” ifadesinin mevcut adalet ve temsil sorunlarını aşan bir reform çağrısı olarak görüldüğü kaydedildi. Katılımcılar, adalet, insani değerler, etkili liderlik ve etik sorumluluğun uluslararası düzene odaklanmasının, kalıcı barış ve sürdürülebilir barış için gerekli olduğunu belirtti. Türkiye’nin insani diplomasi, arabuluculuk, kalkınma ve stratejik iletişimi bir arada kullanarak kriz bölgelerinde istikrar ve barış hedeflediği konusunda ortak görüş oluştu.