Boşluklar üzerine siyasal bellek ve aile hikâyelerinin tekrarını inceleyen derin, akıcı bir analiz. Tarih, kimlik ve toplumsal hafıza üzerine etkili bir bakış.

Ülkenin yakın tarihinin çalkantılı dönemlerini ve bireylerin hayatlarına yansıyan etkilerini, aşk, dostluk ve ihanet ekseninde sorgulayan bir üçleme olan Yaşamaklar’ın son kitabı Boşluklar, okura geçmişin gölgelerinin bugünümüze nasıl sirayet ettiğini gösteriyor. Yazar, konuşulan sessizliklerin ve susturulan gerçeklerin, bir gün karşımıza çıkıp bizi de vurabileceğini işaret eden bir alt metin kuruyor.
Boşlukların odaklandığı ana mesele, geçmişin sert izlerinin günümüz yaşamına nasıl yansıdığı ve insanların bu izlerle nasıl mücadele ettiği. Yalnızca bireylerin kişisel geçmişleri değil, toplumsal travmaların kuşaklar boyu süren etkileri de metnin merkezinde yer alıyor. Her coğrafyada benzer domino etkilerini buyur ediyor gibi görünen bu dinamikler, dünyanın her köşesinde ortak bir endişe yaratıyor: sustuğun ya da gördüğün kötülüğü gelecekte karşılaşma ihtimali kaçınılmazdır.
İktidarın etkileri ve insanların politikleşme hâli, romanda yalnızca arka planda kalmıyor; gerçek yaşamın bir parçası olarak karşımıza çıkıyor. Kenan gibi başkahramanlardan bazıları, politik olmanın kaçınılmazlığıyla yüzleşirken, kararların bireylerden topluma kadar uzanan etkisini deneyimliyorlar. Her ne kadar kişisel tercihlerimiz bizi özel bir yöne çekse de, toplumsal ve siyasal olaylar bizi kaçınılmaz biçimde etkiliyor ve dönüştürüyor.
Keşke anne babalarımızı gençliğimizde, daha özgür ve sınanmamış anlarımızda görebilme şansımız olsaydı yorumunu, üç romanda da dönüp duran bir tema olarak görüyoruz. Duvarlar’daki gençlik yıllarıyla şu anki yaşamlar arasındaki köprü, bireylerin kararlarının yalnızca kendilerini değil, çevrelerindeki birçok insanı etkilediğini hatırlatıyor. İnsanlar çocuklarını, sevdiklerini ve kendi edindikleri hayat standartlarını şekillendirirken, çoğu kez kendi sınırlarını aşan kararlar vermek zorunda kalıyor. Bu kararlar, anlık bir tercih olarak görünse de uzun vadede toplumsal sonuçlar doğuruyor ve hayatlarımızı kökten değiştirebiliyor.