Biyofortifikasyon projesiyle buğdayda mineral zenginliği artıyor, sağlıklı beslenmeye katkı sağlıyor ve tarımda sürdürülebilirliği destekliyor.
Son iki yıldır sahada başarıyla yürütülen Biyofortifikasyon Projesi sayesinde, buğday tanesi ve ondan elde edilen unlarda çinko ve selenyum minerallerinde kayda değer artışlar sağlandı. Özellikle, ülkemizde doğal olarak düşük seviyelerde bulunan selenyum minerali, bu projeyle birlikte 18 katlık bir artış göstererek, arzu edilen sağlıklı seviyelere ulaştırıldı. Bu başarılar, laboratuvar analizleriyle de teyit edilerek, tarladan başlayıp un ve nihai ürünlere kadar mineral zenginliğinin etkin biçimde aktarıldığını ve korunduğunu ortaya koydu.
Ülker CEO’su Özgür Kölükfakı, konu hakkında yaptığı açıklamada, “Türkiye Beslenme Rehberi’nde faydalarına yer verilen ve toplum sağlığı açısından kritik öneme sahip çinko ve selenyum minerallerinin eksikliğine dikkat çekmek amacıyla gerçekleştirilen bu projeye büyük önem verdik. İki yıl boyunca sürdürülen çalışmalar neticesinde, buğdayın toprakta ve tarlada çinko ve selenyum açısından zenginleştirildiğini belirtti.
Projenin yürütücüsü ve Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Çakmak, yaptığı açıklamada, her yıl tarım alanında kullanılan bitkisel üretim teknikleriyle birlikte, topraklardan tonlarca mikro besin elementinin uzaklaştırıldığını vurguladı. Yüksek verimli tarım çeşitlerinin kullanımıyla bu kayıpların giderek arttığına dikkat çeken Çakmak, mineral kayıplarının tükettiğimiz gıdalara ve dolayısıyla insan sağlığına olumsuz yansıdığını ve özellikle çocuklar arasında gizli açlık sorununu tetiklediğini belirtti.
Çakmak, bu durumu şu sözlerle özetledi: “Toprak ne kadar minerallerden fakirse, gıda da o kadar fakirdir; insan da aynı şekilde. Bu soruna çözüm bulmak amacıyla, bu iş birliğiyle, mineral eksikliğinin hızlı ve kalıcı şekilde giderilmesine odaklandık. Buğday, tarladayken yapraklarına uygulanan çinko ve selenyumla beslenerek, bünyesine bu değerli mineralleri taşıdı. Böylece, yıllardır kaybettiği mineral zenginliğine yeniden kavuştu. Burada, dışarıdan eklenen herhangi bir madde yok; sadece toprakta kaybolan mineraller, kontrollü bir şekilde tekrar kazandırıldı.”