Türkiye’den dört genç yıldızla bilimde geleceği şekillendiren kadınlar: ilham veren başarı hikayeleri ve yükselen kariyerler.
Yıllardır UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle L’Oréal Türkiye’nin desteklediği Bilim Kadınları İçin programı, bu yıl da dört genç bilim kadınının çalışmalarını öne çıkarıyor. Şimdiye dek Türkiye’de 128 bilim kadınına ödüller dağıtan program, genç kuşaklara umut veren rol modelleri yaratmaya devam ediyor. Küresel ölçekte ise 27 yılda 110’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla kadın bilim insanına destek sağlandı; uluslararası alanda elde edilen ödüller ve Nobel’e uzanan başarılar bu hareketin kırılgan ama etkileyici etkisini gösteriyor.
Geleceğe odaklanan bu yılki çalışmalarda dört bilim insanı, tedaviye dirençli kanser türlerinden nörolojik hastalıklara kadar değişen alanlarda yenilikçi adımlar atıyor. Doç. Dr. Banu İyisan (Boğaziçi Üniversitesi), insan saç telinden atomik küçüklükteki hibrit nanoilaçlarla üçlü negatif meme kanseri tedavisini optimize etmeyi hedefliyor. Amaç, ilaç sistemlerini güçlendirmek ve yan etkileri en aza indirmek.
Dr. Dilara Nemutlu Samur (Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi) bağırsak-beyin eksenini inceleyen bir çip-üstü organ modelinin geliştirilmesini sürdürüyor. Bu model, erken teşhis için biyolojik işaretlerin saptanmasına olanak tanıyacak bir kapı aralayabilir.
Dr. Duygu Kuzuoğlu Öztürk (Sabancı Üniversitesi) prostat kanserinin en dirençli türlerinde hücrelerin protein üretim mekanizmasını irdeleyerek gelecekte dirençli ted Averylerini hedefleyen stratejiler için zemin hazırlıyor.
Doç. Dr. Sevinç Figen Öktem Seven (ODTÜ) yapay zekâ destekli düşük maliyetli hiperspektral görüntüleme teknolojisi üzerinde çalışıyor. Bu taşınabilir sistem, tarımdan sağlık teşhislerine kadar geniş bir yelpazede uygulanabilir çözümler sunmayı amaçlıyor.
Cesur kadınların hikâyeleri Bu yıl ayrıca, bilim kadınlarının özverili yolculuklarını genç nesillere aktarmak amacıyla hazırlanan özel bir kitapla taçlandırıldı: “Bilim Kadınları İçin: Bilimin İzinde Cesur Türk Kadınlarının Hikâyesi.” Kitap, ödül almış bilim kadınlarının deneyimlerini bir araya getirerek, elde edilen tüm gelirle 812 yaş aralığındaki çocukların robotik çözümler geliştirmesine destek olan Bilim Kahramanları Derneği’nin çalışmalarına kaynak sağlıyor.
İrem Karaoda Tanrıkulu, L’Oréal Türkiye Kurumsal İlişkiler ve Etkileşim Direktörü olarak kitabın önemini şu sözlerle özetliyor: “Programa destek olduğumuz 23 yılda 128 bilim kadınıya ulaştık. Uluslararası ödüller ve yükselen yetenekler ile bu başarıyı geniş kitlelere taşıyoruz. Bilim Kadınları İçin: Bilimin İzinde Cesur Türk Kadınlarının Hikâyesi” adlı eserin, genç kızların hayallerine sarılarak bilimde ilerlemelerinin önünü açmasını umuyoruz.”
Küresel veriler ışığında değişimin önemi UNESCO İstatistik Enstitüsü’nün verileri, dünyada kadın araştırmacıların oranının hâlâ düşüklüğünü işaret ediyor; yükseköğretim ve akademi dünyasında kadınların görünürlüğü, yadsınamaz bir şekilde artış gösterse de, köklü cinsiyet eşitliği için daha fazlası gerekiyor. Türkiye’de de benzer bir tablo gözlemleniyor; kariyerin ilerleyen basamaklarında kadınların temsilinin azalması, “sızdıran boru” olarak adlandırılan bir sorunu gündeme getiriyor. Ancak Bilim Kadınları İçin programı, bu olguyu değiştirmek için atılan somut adımlardan biri olarak öne çıkıyor.
Gelecek vadeden projeler Bu yıl dört kadın bilim insanına toplam 1,2 milyon TL destek sağlandı. Üniversite kökenli gençler, belirledikleri cesur hedeflerle sadece akademik alanda değil topluma da umut taşımaya devam ediyor. Nobel ödüllü ilhamını sürdüren bu Türk araştırmacıları, bilimin eşitlikçi bir gelecek inşa etmede ne kadar önemli bir rol oynadığını gösteriyorlar.