YÖK Başkanı Özvar, Türk yükseköğretimin son 20 yıldaki küresel konumunu ve rekabet gücünü inceleyen kapsamlı analiz.

Yükseköğretim Sistemimizin bugün geldiği noktayı konuşan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, Hafta Sonu programında eğitim gündemini derinlemesine ele alıyor. Üniversite eğitiminin üç yıllık mı, yoksa farklı bir model mi izleyeceği gibi sorular üzerinde durulurken, hangi bölümlerde kontenjanların azalacağı ve hangi yeni programların açılacağı konularına değiniliyor. Ayrıca mesleki eğitimin işyerinde nasıl uygulanacağı ve yükseköğretimdeki dönüşümün esas amacı üzerinde duruluyor.
ÜNİVERSİTELERİN KALİTESİ KENDİNİ GÖSTERİYOR
Özvar, Türkiye’de 208 üniversitenin bulunduğunu ve bu kurumlarda yaklaşık 186 binden fazla öğretim elemanının görev yaptığını belirtiyor. Son 20 yılda yükseköğretim kapasitesindeki büyümenin, ülkenin rekabet gücünü güçlendirdiğine vurgu yapıyor. Şu anda toplam öğrenci sayısının 6 milyon 482 bin 197 olduğuna işaret eden Özvar, bu öğrencilerin iki ana gruba ayrıldığını ifade ediyor: örgün eğitimdeki ve açıköğretimdeki öğrenciler. Örgün eğitimdeki öğrenci sayısının yaklaşık 3 milyon 696 bin 554 olduğu ve bunların yaklaşık 2,5 milyonunun lisans eğitimi gördüğü bilgisi öne çıkıyor. Dört yıllık programlarda olan öğrenci sayısı yaklaşık 2,5 milyon civarında; kampüslere fiilen devam eden toplam öğrenci ise yaklaşık 3,7 milyon olarak belirtiliyor. Açık öğretimdeki öğrenci sayısı ise yaklaşık 2 milyon 785 bin. Bu veriler, örgün eğitimdeki öğrencilerin toplam içindeki payının %57 olduğunu göstermektedir.
KALİTEYİ HİÇBİR ŞÜPHEYE BIRAKMADAN SAVUNUYOR
Özvar, Avrupa standartlarına uygunluk iddialarını sürdürerek, Türkiye’deki ön lisans ve lisans programlarının kalitesinden endişe duyulmadığını belirtir. Tüm programların yeterlilikleri ve öğrenim kazanımlarının bugün Avrupa ile dünya standartlarına denk olduğuna vurgu yapar. Ancak iyileştirme alanlarının da bulunduğunu kabul eder. Uluslararası öğrencilerin ülkeye çekiciliğinin, kalitenin bir göstergesi olduğuna değinir ve Türkiye’nin bu alanda elde ettiği başarıları altını çizer: 378 bine ulaşan uluslararası öğrenci sayısı ve 198 farklı ülkeden gelen öğrenciler bu çekim gücünün göstergesidir. Özvar, Türkiye’nin uluslararası öğrenciler için de çekici bir hedef olduğunu, bu öğrencilerin çoğunun kendi bütçeleriyle eğitim aldığını ve kamu kaynaklarına yük olmadıklarını belirtir.
Türkiye, bu yıl uluslararası öğrenci çeşitliliği açısından Fransa’yı geride bırakarak dünya sıralamasında altıncı sıraya yükselmiştir. Komşu bölgelerden, Türk dünyasından, İslam coğrafyasından ve diğer kıtalardan gelen öğrencilerin, Türkiye’yi tercih etme nedenleri arasında lisans düzeyinde rekabetçi kalite ve uygun maliyetli eğitim sunulması öne çıkar. Ayrıca yabancı öğrencilerin Türkiye’de dışlanmadıkları, aksine eğitim ekosisteminin doğal bir parçası olarak kabul gördükleri bir ortam sağlandığı da vurgulanır.