Yenidoğan Çetesi davasında ATK raporları ve tıbbi uygulama hatalarını ayrıntılı inceleyen kapsamlı analiz ve güvenilir içgörü.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve 57 sanığın yargılandığı Yenidoğan Çetesi davasında, bebeklerin ölüm nedenlerine ilişkin Adli Tıp Kurumu (ATK) raporları dosyaya girdi. 10 maktul bebek için ölüm sebepleri, tanı ve teşhisler ile uygunsuz tıbbi uygulamaların doğruluğu üzerinde ayrı ayrı inceleme yapıldı.
Raporlarda, yenidoğan yoğun bakımında görev yapan doktorlar ve hastane yöneticileri tarafından gerçekleştirildiği öne sürülen hatalı uygulama ve ihmallerin bebek ölümleriyle illiyet bağının olduğuna vurgu yapıldı. Özellikle uzun süreli takip eksikliği, uygun sevk süreçlerinin yapılmaması ve rebilene bağlı riskli tedavi kararları gibi konular raporlarda ayrıntılı olarak ele alındı.
“Kabul edilebilir olmayan tedavi şartları” altında bebeklerin yatırılmasını sağlayan ve süreçleri yöneten sağlık personeli ile yönetime ilişkin sorumluluklar da raporlarda belirginleşti. Raporlarda, yenidoğan yoğun bakım servisinin işletilmesi ve denetim yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi, hastanelerin organizasyonel hatalarından kaynaklandığı yönünde tespitlere yer verildi.
Raporlar; Kaya, Serdarova, Kadan, Tokluoğlu, Alkari, Helvacı, Karaduman, Karakoç, Opara ve Süleymanoğlu gibi bebeklerin dosyalarına ayrı ayrı işlenerek, her birinin ölümünü etkileyen tıbbi ve operasyonel süreçler üzerinde durdu.
İlk bebek olan Süleymanoğlu üzerinde yapılan incelemede, konjenital kalp hastalıkları ve komplikasyonlarıyla ilgili kararlar ile oksijen yönetiminin hatalı olduğuna dair bulgular kayda geçirildi. Raporda, sıkı izleme ve uygun laboratuvar tetkikleri ile diyalize geç kalınması gibi noktalar üzerinde özellikle duruldu.
“Uygun bakım ve takip sağlanmadığı takdirde bebeğin ölümüyle sonuçlanan süreçler için sorumluluk tespitleri yapıldı. Dr. Dursun Eryılmaz’ın primer bakım sorumluluğu ve Dr. İlker Gönen’in sevk kararları ile ilgili tıbben sorumluluk taşıdığına ilişkin ifadeler, raporun önemli bir boyutunu oluşturdu. Ayrıca 3. düzey yoğun bakım şartlarının sağlanamamasına rağmen bu düzeyde gösterilmesi ve bu nedenle yatırımların hatalı bir şekilde organize edilmesi denetim eksiklikleriyle ilişkilendirildi.
Raporlarda, Fırat Sarı’nın uygunsuz uygulamaları ve hemşirelik süreçlerindeki tutarsızlıklar da vurgulandı. Özellikle yenidoğan yoğun bakım servisi yeterlilikleri ve gözlem-formları ile epikrizler arasındaki uyumsuzluklar dikkat çekti.
Her bebek için ayrı raporlar hazırlanana kadar, iyileştirme ve denetim süreçlerinin yetersiz olduğuna dair bulguların bulunduğu ifade edildi. Raporlar, hastanelerin neonatoloji ve yenidoğan yoğun bakım servislerinin organizasyonel hatalara bağlı olarak düzgün işletilemediğini ortaya koydu.
Görülen savunmalar ve raporlara dayalı olarak, bebeklerin ölüm nedenleriyle ilgili ayrıntılı tıbbi incelemeler yürütülüyor. Davanın ilerleyen aşamalarında, her bir bebek için belirlenen sorumluların mahkeme önünde hesap vereceği öngörülmektedir.