Artık konuşma değil,
eylem vaktidir!
Bitmeyen Bir Arayış!..
Biz bir hayalin çocuklarıydık!..
Kimi dostluklar vardır ki kırk yıl, elli yıl sürer. Yürekler aynı ideal için çarpar, aynı davanın sancısı taşınır. Bizler de bir zamanlar böyle bir yolun yolcularıydık; “Bu ülke, bu millet, bu dava” dedik. Dava uğruna omuz omuza yürüdük, ateşi ellerimizle tuttuk. Aynı sofrada ekmek yedik. Bir gün gelecek ve bizden sonrakilere onurlu bir miras bırakacağımıza, geleceği inşa edeceğimize inanmıştık.
Fakat yıllar geçti… Heyecan kaldı, samimiyet kaldı; ama ne yazık ki somut adımlar, ölçülebilir neticeler ortaya çıkmadı. Bir iş ölçülemiyor, izlenemiyor ve denetlenemiyorsa aslında yapılmamış sayılır. Geldiğimiz noktada, “vardık” diyoruz ama fiiliyatta çoğu zaman “yok hükmündeyiz.”
Neden mi böyle oldu?
Çünkü yol haritamız net değildi. Çünkü davayı kurumsallaştıramadık. Çünkü büyük sözlere sığındık ama küçük fiillerle yetindik. Ego ve hesaplar araya girdi, zamanın ruhuna ayak uyduramadık. Sonuçta aynı çatı altında başlayan yolculuk, bölünmelere ve dağılmalara sahne oldu.
Ama hâlâ geç değil…
Yarım asırlık dostluk, boşa gitmeyecek kadar kıymetli. Bugün bir silkiniş, bir yenilenme, bir muhasebe şarttır.
Bunun için;
Net hedefler koymalıyız: Ölçülebilir, izlenebilir, denetlenebilir.
Kurumlaşma şarttır: Samimiyet yetmez, sistem gerekir.
Zamanın ruhunu yakalamalıyız: Dünle övünmek yerine bugünü ve yarını inşa etmeliyiz.
Kişisel hesapları aşmalıyız: Ortak değerlerde birleşip egoyu geride bırakmalıyız.
Unutmayalım: Fiiliyat olmadan dava olmaz. Sloganlarla değil, alın teriyle yol alınır.
Artık tarihe not düşme vaktidir.
Bu dava sadece sözle değil, eylemle yürütülecek.
Bizden sonrakiler “konuştular” demeyecek; “yaptılar, iz bıraktılar” diyecek.
Kardeşlerim, dostlarım…
Bu çağrı yarım asırlık dostluğun hatırına değil, gelecek nesillere olan borcumuzadır.
Bugün susarsak, yarın bizden geriye sadece kırık hatıralar kalır. Ama bugün ayağa kalkarsak, yarın bizden geriye şanlı bir iz, diri bir ruh ve sarsılmaz bir miras kalır.
Artık konuşma değil, eylem vaktidir!