Yalova Operasyonu, DEAŞ, Amerikan Stratejileri ve İsrail’in oyunları: bölgesel dengeler üzerine derin bir analiz.

Yalova’da DEAŞ’a yönelik operasyon sonrası 3 polis memuru şehit olurken, olay güvenlik gündemini yeniden değiştirdi. Operasyonun akabinde Terör ve Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ, bu saldırının sadece yerel bir eylem olmadığını, bölgesel gelişmelerle bağlantılı daha geniş bir tabloya işaret etti.
Ekiplerin Elmalık köyü yolundaki eve düzenlediği baskında 3 polisimiz şehit olurken, 8 polis ve 1 bekçi yaralandı. Başbuğ, yaşananlarla ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu ve şu benzetmeyi paylaştı: DEAŞ üzerinden yürütülen operasyonların amacı ve sonuçları, geçmişteki örneklerle karşılaştırılarak analiz edilmelidir.
AMERİKA PKK’YI, YPG’YI, SDG’Yİ KENDİSİNE PARTNER OLARAK GÖRÜYOR Başbuğ’a göre, ABD bölgede kalıcı bir varlık sürdürmeye çalışırken, bu aktörleri kendi çıkarlarıyla ilişkilendirme yönünde bir politika izliyor. Trump’ın sözde DEAŞ’a karşı mücadeleyi sonlandırmaya yönelik açıklamalarıyla başlayan süreçte bile, “güvenilir müttefikler” olarak görülen gruplarla iş birliğinin sürdürülmesi vurgulanmıştı. Bu bağlamda, ABD’nin bölgede kalma stratejisinin, kimi zaman DEAŞ tehdidini gerekçe göstererek meşrulaştırıldığı ileri sürülüyor.
“Amerika, başkanını yalancı çıkarmak için farklı yerlerde DAEŞ saldırıları planlayacaktır; buna karşı hazırlıklı olmak gerekir” diyen Başbuğ, Avrupa başkentlerinde de benzeri tehdit iddialarının artabileceğini söyledi. Ayrıca “BU OPERASYONU, AMERİKA BÖLGEDE KALSIN DİYE, DOĞRUDAN İSRAİL YAPTI” savını hatırlatarak, son dönemlerde Amerika’nın kıta odaklı savunma stratejisine geçiş yapmasına rağmen DEAŞ tehditinin sürmekte olduğuna dikkat çekti.
Geçen haftalarda yayımlanan yeni bir strateji belgesinde ABD’nin bölgeler yerine kıtalar arası savunmayı önceliklendireceğini belirtmesiyle birlikte, DEAŞ söylemi üzerinden yeniden hareketlendiğini belirten Başbuğ, üç Amerikan askeriyle ilgili olayların da bu çerçevede değerlendirildiğini ifade etti. Ancak operasyona dair bu yaklaşımın, Türkiye’de benzer DEAŞ saldırılarının artmasına yol açtığı iddia edildi.
HİÇBİRİ BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ DEĞİL Başbuğ, Suriye’nin batısında uygulanan hareketlerin birbiriyle bağlantılı olduğunu vurguladı. Lazkiye hattı ve Güney bölgelerindeki Dürzi aktörlerin, İsrail’in bölgede nüfuzunu güçlendirmek ve süreci kendi lehine çevirmek amacıyla planlar yürüttüğünü ifade etti. Bölgesel gelişmelerin Türkiye’yi de etkileyebileceğini belirten uzman, bu süreçte DEAŞ’ın kullanışlı bir araç olarak tutulduğunu ve küresel bir yapı ile İsrail’in bu bağlamda ön planda olduğunu savundu.
AYNI OYUNU YENİDEN ISITIP, TEKRAR TEPSİYE KOYUP SUNMAYA ÇALIŞIYORLAR Başbuğ, Süveyda ve Lazkiye özelindeki operasyonların, İran destekli unsurlarla birlikte Suriye’deki yapıyı bölme hedefiyle yürütüldüğünü ifade etti. İsrail’in bu stratejiyle bölgede istikrarı bozmayı ve Türkiye üzerinde baskı kurmayı amaçladığını söyleyen Başbuğ, “Çok hızlı gündeme getirilmese de Nusayriler üzerinden daha önce denenmiş bir oyun yeniden uygulanıyor” diye ekledi.
Sonuç olarak, bölgedeki gelişmelerin Türkiye ile ilişkili olarak okunması gerektiğini vurgulayan Başbuğ, bu oyunların tesadüfi olmadığını belirtti.