Van Gölü’nün köpüklenmesini bilim ve estetik açısından keşfeden, kıyı ekosisteminin özel ritmini anlatan etkileyici bir derleme.

Van Gölü yüzeyinde, alkali karakterin etkisiyle oluşan köpüklenme uzun zamandır ilgiyi çeken bir doğa olayıdır. Bu görüntüler, bölgede rüzgarların yoğun olduğu dönemlerde yüzey suları ile dip sularının yer değiştirmesiyle meydana geliyor. Dipteki karbonat açısından zengin suyun yüzeye çıkması, yüzeyde planktonlar ve organik maddelerin yoğunlaşmasıyla köpük kümelerinin oluşmasına zemin hazırlıyor.
YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Akkuş, Van Gölü’nün 3 bin 712 kilometrekarelik yüzey alanı ile ülkenin en büyük gölü olduğunu hatırlatıyor. pH’ın yaklaşık 9.2 seviyelerinde ve tuzluluğun binde 21’lerde seyrettiğini belirten uzman, gölün sodalı özelliğinin derin bir ekosistem yapısına işaret ettiğini vurguluyor. Rüzgarlar arttığında yüzey ve dip suları arasındaki hareketler yoğunlaşıyor; bu hareketlilik köpürmeye sebep olan süreci tetikliyor.
“Bu tür durumları kirlilik ya da olumsuz bir durum olarak görmek doğru değildir,” diyen Akkuş, Van Gölü’nün benzersiz kimliğini yeniden hatırlatıyor. Alkali yapıya sahip olan göl, kıyılarda görsel bir şölen sunarken dalgaların oluşmasına ve köpürmenin ana akıntı yönünde toplanmasına yol açıyor. Fotoğrafçılar ve drone kullanıcıları için bu, doğanın böylesine etkileyici bir anını kayıt altına almak için kaçırılmaması gereken bir fırsat olarak öne çıkıyor. Bu köpüklenme, gölün özel ekosisteminin ve dinamik yüzey dalgalarının bir göstergesi olarak değerlendiriliyor, ancak bu durum gölün ekolojik bütünlüğüne zarar vermeden, doğal süreçlerin bir parçası olarak görülüyor.