Van depreminin on yıllık izlerini ve enerjinin doğuya aktarıldığı sismolojik görünümü etkileyici bir analizle sunuyor.
Van depremi, kentte derin izler bırakan ve 25 saniyelik süresiyle hafızalara kazınan bir olay olarak kayıtlardaki yerini koruyor. 2011 yılında merkez üssü Van’a 17 kilometre mesafedeki Tabanlı köyünde meydana gelen bu deprem, 604 can kaybıyla birlikte ağır maddi hasara yol açtı. O günlerden günümüze uzanan süreç, hayatta kalanlar için bir toparlanma sürecini tetikledi ve şehirdeki dayanışma ruhunu güçlendirdi. Bununla birlikte, depremi yalnızca doğa olayından ibaret görmemek, etkilerini anlamak ve geleceğe daha güvenli bir yaklaşım geliştirmek açısından büyük önem taşıyor. “DEPREM BİZLERE ÇOK ÖNEMLİ DERSLER BIRAKTI” ifadesiyle vurgulanan çıkarımlar, şehir ve vatandaşlar için sürdürülebilir güvenlik perspektifini ön plana çıkarıyor.
Van Gölü ve çevresinde pek çok fay hattı ve fay zonu bulunması, bölgenin sismik açısından dinamik bir yapı taşıdığını gösteriyor. Alkan’a göre batıdaki Muş Fayı, kuzeydeki Nemrut-Süphan Fayı, Erciş Fayı ile doğuda Saray ve Başkale civarındaki fay hatları, enerjinin çoğunlukla doğuya kaydığı bir sismolojik tabloyu işaret ediyor. Hoy yakınlarındaki bölgeler ve İran sınırına doğru uzanan yapılar, bu enerji akışının deprem davranışlarını şekillendirdiğini gösteriyor. Bu bulgular, istatistiksel sismoloji ve elastik parametre analizleriyle de destekleniyor.
Depremlere karşı farkındalığın artırılması gerekliliğiyle Alkan, ilin genelinde çok yakın bir dönemde büyük bir deprem beklenmese de, yaklaşık 30-40 yılda bir bu tür güçlü bir sarsıntının yaşandığını hatırlatıyor. 1976 Çaldıran depreminden 2000’li yılların başına, ardından 2011’e uzanan dönem, bölgede büyük bir deprem tecrübesinin düzenli olarak tekrarlandığını göstermektedir. Bu nedenle, depremin öncesi, anı ve sonrasını doğru ve hazırlıklı bir şekilde yönetmenin hayati önem taşıdığını vurguluyor: “Deprem her yerde ve her an karşımıza çıkabilir; bu yüzden hazırlıklı olmak, yaşamı ve mal güvenliğini korumanın anahtarıdır.”
Şehrin toparlanma sürecinde devletin katkısı ve vatandaşlar ile diğer şehirlerden gelen yardımların etkisi büyüktür. Ancak asıl güvenlik meselesi, toplumun bilinçli davranışlarıyla şekillenir ve bu bilinç, gelecekteki afete karşı dayanıklılığı belirler.