Upcycle İstanbul Art & Design Festivali 2024, sürdürülebilirlik ve yaratıcılığı bir araya getiriyor. Yenilikçi tasarımlar ve sanat dolu etkinliklerle dolu bir festival deneyimi.
İstanbul’un kalbinde, Tarihi Müze Gazhane’de gerçekleşen ve İstanbul’un çevre bilinciyle sanat ve tasarımı buluşturan bu özel etkinlik, 2024 yılında da büyük bir katılım ve heyecanla devam ediyor. “Dönüşüme Kendinden Başlamaya Var Mısın?” sloganıyla yola çıkan festival, iklim değişikliğine dikkat çekmek ve sürdürülebilir yaşam biçimlerini teşvik etmek amacıyla, 15 Mayıs Dünya İklim Günü’nde kapılarını açtı ve bugün son kez ziyarete açık olacak.
Üç gün boyunca sanat, tasarım ve çevre bilincinin iç içe geçtiği etkinliklerde, katılımcılar atölyeler, sergiler ve söyleşiler aracılığıyla sürdürülebilirlik konularına odaklanıyor. Kaynakların etkin kullanımı, sorumlu tüketim alışkanlıkları ve iklim krizine karşı bireysel farkındalık yaratma çabasıyla, festival ziyaretçilere doğa ve gelecek arasında güçlü bağlar kurma fırsatı sunuyor. Ayrıca, atık malzemelerin yeniden şekillendirilmesiyle ortaya çıkan projeler, ziyaretçilere doğa ve toplum sorumluluğu bilincini tazeliyor.
Festivalin en dikkat çekici bölümlerinden biri olan “Dönüşüme Kendinden Başla” sergisi, geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik kavramlarını sanat ve tasarım aracılığıyla yeniden yorumluyor. Farklı disiplinlerden sanatçıların atık malzemeleri kullanarak yarattığı özgün ve ilgi çekici eserler, ziyaretçilere ilham veriyor. Öne çıkan çalışmalar arasında, Süleyman Yılmaz’ın “Kirli Küçük Sır” adlı medya enstalasyonu bulunuyor. Bu eser, uzak bir mesafeden bakıldığında bir fabrika bacasından yükselen duman görüntüsü verirken, yakından incelendiğinde atık plastiklerin ustalıkla bir araya getirilmiş olduğunu gösteriyor. Bu çalışma, endüstriyel üretimin çevreye verdiği zararı ve tüketim alışkanlıklarının karanlık yönlerini eleştiriyor.
Bir diğer önemli eser olan, Ayşegül İzer’in beyaz elbise ve ayakkabılardan oluşan enstalasyonu, sürdürülebilirliğin kırılgan ama dirençli doğasına sanatsal bir vurgu yapıyor. Orçun Beslen’in bir aynaya kazıdığı “Ne İçin Yaşıyoruz?” sorusu ise, insanın içsel sorgulamasını ve hayata anlam arayışını dile getiriyor. Rosalin Akgün’ün “Pine (Yama)” isimli yerleştirmesi ise mutfaktan gelen atıklar kullanılarak biyoplastik ve bioderi malzemelerle dayanışma ve sürdürülebilirlik temalarını bir araya getiriyor.
Festivalin en anlamlı projelerinden biri olan Dayanışma Kesesi, Hatay’dan gelen depremzedeler tarafından üretilmiş atık kumaşlardan oluşturuldu. İstanbul’da bir dayanışma köprüsü kuran bu devasa kese, ziyaretçilerin diledikleri malzemeleri bağışlamalarıyla kolektif bir iyileşme ve dayanışma çağrısı yapıyor. “Gelecekteki Kendime Mektup” ve diğer atölyeler, bugün saat 20.00’ye kadar Müze Gazhane’de katılımcıların erişimine açık olacak ve herkesin katılımını bekliyor.
Festivalin en dikkat çekici etkinliklerinden biri olan “Gelecekteki Kendime Mektup” atölyesi, ziyaretçilerin bugünün dünyasından gelecekteki kendilerine seslenerek mektuplar bırakmalarını sağlıyor. Bu mektuplarda, iklim krizine dair uyarılar, umutlar, özürler veya sorumluluklar dile getiriliyor. Çocuklar ve yetişkinler tarafından kaleme alınan bu satırlar, çeşitli duyguları ve hayalleri yansıtarak, bir yıl sonra postalanacak ve umutların peşinden gitmeye devam edecek. Bu etkinlik, kişisel farkındalık ve kolektif bilinçlenme açısından önemli bir adım olarak öne çıkıyor.