TUSAŞ ve BAE Systems arasında savunma iş birliğinde yeni dönem: ortak projeler, teknoloji transferi ve stratejik iş birlikleriyle Türkiye savunmasında güçlenme

TUSAŞ ile BAE Systems arasında imzalanan mutabakat zaptı, ortak gelecek için yeni bir kilometre taşı olarak değerlendiriliyor. Taraflar, insansız hava sistemleri ve ilgili teknolojiler alanında geleceğe dönük ortak projeler geliştirmek amacıyla bu çerçeveyi kurdu. Bu adım, iki ülkenin savunma sanayinde karşılıklı yarar sağlayacak iş birliklerinin kapısını aralıyor.
Güçlü savunma analisti Kozan Selçuk Erkan’a göre, taraflar arasındaki iş birliği yalnızca mevcut projelerle sınırlı kalmayabilir; ilerleyen süreçte farklı savunma sektörlerini kapsayacak derinleşmiş ortaklıklar için zemin oluşturabilir. İLERİDE İNSANSIZ SİSTEMLERİN ÖTESİNDE İş birliğinde, İngiltere’nin de lojistik ve operasyonel kapasite açısından katkılarla genişleyebilecek potansiyel alanlar bulunduğu belirtiliyor.
İsabetli bir yönelim olarak savunma analizcisi, İngiltere’nin şu aşamada İHA geliştirme konusunda bazı zorluklar yaşadığını; mevcut kapasitenin sınırlı kaldığını ve maliyetlerin yüksek olduğunu vurguluyor. Bu çerçevede, ortak üretim modelleriyle tedarik maliyetlerini düşürmenin stratejik bir avantaj olabileceği ifade ediliyor.
Görünen o ki, AKSUNGUR ve benzeri platformlar üzerinden ilerleyen bir modeller, ileride İspanya ile kurulan bir iş birliğine benzer çapta bir ortak üretim çerçevesine dönüştürülebilir. Böyle bir senaryo, Türkiye’nin savunma sanayi ekosistemine Avrupa’daki paydaşlar için güven veren bir referans teşkil edebilir. İngiltere’nin EURO SAFE programı gibi açılımları da bu süreci destekleyen unsurlar olarak öne çıkıyor.
İLGİ ÇEKEN DETAY Mevcut mutabakatın, ilerleyen dönemde insanlı sistemlerin geliştirilmesiyle ilgili projelere de kayabilir olması, savunma vizyonunun çok yönlü bir ilerleyişe sahip olduğunu gösteriyor. KAAN projesi ve HÜRJET satış hedefleri, bu mutabakatın insansız sistemlerle başlayıp insanlı sistemleri kapsayacak bir evrime açık olduğuna işaret ediyor.
Analistlere göre, İngiltere’nin kendi üretim payını koruma isteği göz önünde bulundurulduğunda, ortaklıklar, Türk savunma sanayinin akıllı birleşimlerini güçlendirecek bir anahtar olabilir. Bu süreçte İngiltere-İtalya-Japonya iş birliğiyle geliştirilen Altıncı Nesil uçak programı Tempest gibi olasılıklar da tartışmalarda yer alıyor ve ortak üretim modelleriyle daha hızlı hayata geçirilebilir.
İlaveten, EUROFIGHTER iş birliği yönündeki gelişmeler, İngiltere’nin üretim hattını sürdürmesi amacıyla bu tür ortaklıklara ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Türkiye açısından ise, bu tür bir iş birliğiyle savunma teknolojileri alanında küresel arenada daha kuvvetli bir konum elde etmek mümkün olabilir.