Türkiye’nin yol haritası: Zengezur, lojistik koridorlar ve enflasyonla mücadelede stratejiler, güncel analizler ve etkili çözümler

Bakü’de gazetecilerle buluşan Yılmaz, küresel ekonomilerin her bloğunun kendi tedarik hatlarını güçlendirme çabasında olduğuna dikkat çekti. Ülkeler arasındaki ikili ilişkiler ile bölgesel entegrasyonların giderek daha fazla ön plana çıktığını belirtti. Türkiye için üç ana lojistik koridorunun kritik öneme sahip olduğunu ifade ederken, Irak üzerinden geçen demir yolu ve otoyol ağıyla Basra Körfezi’ne ulaşımın önemli bir ticari hat olduğunu vurguladı.
Zengezur Koridoru, Türk dünyası ve Orta Asya ile doğrudan bağlantı sağlayan kilit bir geçiş olarak karşımıza çıkıyor. Suriye’deki yeni durum da Türkiye’nin lojistik perspektiflerini genişletiyor. Abdülhamid Han dönemi mirası Hicaz Demiryolu’nun onarılması ve yeniden canlandırılması gerektiğini ifade etti. Gaziantep çevresinden Halep, Şam ve Ürdün üzerinden Hicaz’a uzanan hattın, demir yolunun dünyadaki giderek artan önemine dikkat çektiğini söyledi. Bu hatlar yalnızca ülke açısından ekonomik destek sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda bağlantılı bölgelerin kalkınmasına da güç katıyor. Örneğin Zengezur KoridoruDoğu Anadolu ile Doğu Karadeniz için anlamlı bir gelişme olarak öne çıkıyor ve bölgesel kalkınmayı hızlandıracak bir kalkınma koridoru olarak değerlendiriliyor.
Güvenliğini pekiştirmiş bir Türkiye yoluna devam edecektir “Terörsüz Türkiye” süreci, Meclis’te kurulan komisyon aracılığıyla yakından izleniyor. Komisyon raporlarının yakın zamanda kamuoyuyla paylaşılması bekleniyor. Amaç net: Terörün olmadığı bir Türkiye, birlik ve beraberliğin artan bir güvenlik ortamında sürdürülmesi. Bu sayede kalkınma ve demokratik standartlar güçlenecek.
Son 2 aydır enflasyon konusunda olumlu sinyaller alınıyor Yılmaz, dezenformasyonun ekonomide yarattığı etkileri vurgulayarak, “Sosyal medya üzerinden yayılan algılar, beklentiler üzerinde belirleyici oluyor. Enflasyon üzerinde bu algı; para, maliye ve yapısal dönüşümlerle uyumlu bir yaklaşım gerektiriyor” dedi. Gidişatın olumlu olduğunu belirterek, son iki aydır enflasyonun düşüş trendine girdiğini ve Aralık ayında da buna devam edilmesini beklediklerini sözlerine ekledi. 2026’ya yönelik hedefleri arasında enflasyonun tek haneli seviyelere inmesi ve yıllar içinde istikrarlı bir düşüşün sürdürülmesi bulunuyor.
İlk kez faiz dışı fazla vereceğiz Yılmaz, 2026 bütçesiyle ilgili olarak, bütçe açığının milli gelire oranının yaklaşık %3,5 olarak öngörüldüğünü açıkladı. Deprem etkilerinin giderilmesiyle bu oranın altında gerçekleşme ihtimalini işaret etti ve faiz dışı fazla vermenin ilk kez hedeflendiğini belirtti. Bu değişimin, borçlanma baskısını azaltacağı ve ekonomide daha sürdürülebilir bir sarmal yaratacağı öngörülüyor. 2026’yı, Orta Vadeli Plan’ın etkilerini daha net gördüğümüz bir kırılma yılı olarak değerlendiriyoruz; reformlar ve yapısal dönüşümler bu yıl daha belirginleşecek.
Meclis tartışmalarında şiddetten kaçınılması gerektiğini vurguluyor Yılmaz, bütçe görüşmeleri sırasında yaşanan arkadan gelen saldırıları kınayarak, hiç kimsenin bu tür davranışları hak etmediğini ifade etti. Tartışmaların sert ve yapıcı bir zeminde yürütülmesi gerektiğini belirtti; şiddetin hiçbir partinin veya mensubunun yoluna yol açmayacağını vurguladı.
COP31 için Türkiye’nin rolü ve yeşil dönüşüm COP31’in Türkiye’de yapılacak olmasıyla ilgili görüşlerini paylaşan Yılmaz, yeşil dönüşüm ve yeşil finansın ön planda olacağını belirtti. Türkiye’nin bu alanda daha büyük fırsatlar elde etmesi gerektiğini ifade etti. Su, enerji ve sanayide dönüşüm konularında uluslararası tartışmalara ev sahipliği yapacak olmanın ülke için önemli olduğunu söyledi.