DOLAR
41,8312
EURO
48,6189
ALTIN
5.396,71
BIST
10.720,36
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
17°C
İstanbul
17°C
Yağmurlu
Pazar Çok Bulutlu
18°C
Pazartesi Az Bulutlu
20°C
Salı Az Bulutlu
20°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
18°C

Türkiye’nin Yatırım Ekosisteminde Dönüşüm ve Uluslararası Doğrudan Yatırımlar: Güçlenen Rekabetçilik ve Stratejik Yol Haritası

Türkiye’nin yatırım ekosisteminde dönüşümü güçlendiren stratejik yol haritası ve uluslararası doğrudan yatırımlarla rekabetçiliği artıran kapsamlı vizyon.

Türkiye’nin Yatırım Ekosisteminde Dönüşüm ve Uluslararası Doğrudan Yatırımlar: Güçlenen Rekabetçilik ve Stratejik Yol Haritası
11.10.2025 20:08
A+
A-

Son 22 yılda Türkiye’nin üretim kapasitesi, altyapısı, ihracatı ve beşeri sermayesi alanlarında kayda değer ilerlemeler kaydedildiğini belirten Cevdet Yılmaz, 2002 yılında yaklaşık 238 milyar dolar olan milli gelirin 2024 sonu itibarıyla 1,4 trilyon dolara yaklaşacağını ifade etti. Bu süreçte kişi başına düşen gelirin dört katına yakın artış gösterdiğini vurguladı ve Türkiye’nin küresel yatırım pastasındaki payını beş kat artırarak %1 seviyesine taşıdığını söyledi. İhracat ise 2002’de 36 milyar dolardan, 2024 itibarıyla 262 milyar dolara ulaştı ve Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı.

Sanayi, ulaştırma ve enerji altyapısı, dijitalleşme kapasitesi ve insan kaynağı bu dönemde küresel rekabet açısından avantaj sağlayacak biçimde güçlendi. Uluslararası doğrudan yatırımların bu dönüşümün kilit unsuru olduğuna dikkati çeken Yılmaz, şöyle konuştu: “1973-2002 arasındaki 30 yıllık dönemde yalnızca 15 milyar dolar doğrudan yatırımdan faydalanan Türkiye, 2003’ten bu yana toplam yaklaşık 282 milyar dolarlık yatırım çekmeyi başardı. 2024’te uluslararası doğrudan yatırım girişi 11,3 milyar dolar oldu; 2025’in ilk yedi ayında ise 8,4 milyar dolara ulaşarak, yıllıklandırılmış girişler 13,8 milyar dolar ile son dönemin zirvesine çıktı.” 2002’de uluslararası sermayeli şirket sayısı 5 bin 600 iken bugün bu profilde 87 bine yakın firma bulunuyor. Bu şirketler sadece üretimle sınırlı kalmayıp Ar-Ge, tasarım, tedarik, lojistik ve bölgesel yönetim merkezleriyle Türkiye’yi entegre bir bölgesel üs haline getirdi.

Son 15 yılda ihracatın yaklaşık üçte birinin uluslararası sermayeli şirketler tarafından gerçekleştirildiğini belirten Yılmaz, “Bu ihracatın %60’ından fazlası orta-yüksek ve yüksek teknoloji ürünlerinden oluşmaktadır. Uluslararası şirketlerimiz özel sektör Ar-Ge harcamalarının %30’unu üstlenmiş; ayrıca 1,3 milyon kişilik istihdam oluşturarak kalkınmamıza doğrudan katkı sağladı.” dedi. Yılmaz, son 20 yılda yapılan reformların Türkiye’nin yatırım ortamını dünya standartlarında güvenli ve öngörülebilir bir ekosisteme dönüştürdüğünü, bu başarının siyasi istikrar ve yatırımcı güvenine dayandığını ifade etti.

2001’de kurulan YOİKK çatısı altında eylem planlarının geliştirilmesi ve uygulanmasına değinen Yılmaz, 2004’ten bu yana Cumhurbaşkanı liderliğinde toplanan YDK ile dünyanın önde gelen şirket üst düzey yöneticileri ve uluslararası kuruluşları Türkiye’de buluşturarak iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesi yönündeki reform gündeminin küresel bir vizyon kazanmasına katkı sağlandığını belirtti. 2024’te 10’uncusu düzenlenen YDK toplantısında, çok uluslu şirketlerin üst düzey temsilcilerinden alınan geri bildirimler doğrultusunda reform gündeminin tatbik edildiğini ifade etti.

Şu ifadelerle devam etti: “ŞİRKETLERE EMİSYON AZALTIMINI DAHA DÜŞÜK MALİYETLE GERÇEKLEŞTİRME İMKANI SUNABİLECEĞİZ.” Türkiye’nin küresel tedarik zinciri içindeki rolünü güçlendirecek ve dijital ile yeşil dönüşümü destekleyecek yatırım teşvik sistemi geçen aylarda uygulamaya alındı. Bu yeni çerçevede katma değerli üretim, yeşil ve dijital dönüşüm ile bölgesel kalkınmayı önceleyen daha seçici ve hedef odaklı bir yatırım ekosistemi inşa edildi. Temmuz 2025’te yürürlüğe giren İklim Kanunu’nun enerji verimliliği ve temiz teknoloji yatırımlarını hızlandırması, ihracatta karbon ayak izi kriterlerine uyumu kolaylaştırması ve firmaların rekabet gücünü artırması bekleniyor. Çerçeve gereği kurulacak Emisyon Ticaret Sistemi ile emisyon azaltım maliyetlerinin düşürülmesi, karbon kredisi ticaretinden doğan yeni bir piyasanın yaratılması öngörülüyor. Ayrıca 2026’nın ilk çeyreğinde 5G ve fiber altyapısının hayata geçmesiyle dijital dönüşüm hızlandırılarak tüm sektörlerde verimlilik artırılacak.

“ENFLASYON ORANINI 42 PUAN DÜŞÜRMÜŞ BULUNUYORUZ.” Yılmaz, Orta Vadeli Program’a uygun olarak sıkı para ve maliye politikalarıyla enflasyonu kalıcı biçimde düşürmeyi ve büyümeyi yapısal dönüşümlerle desteklemeyi hedeflediklerini söyledi. Haziran 2024’ten beri dezenflasyon sürecinin devam ettiğini ve bu süreçte enflasyonun yaklaşık 42 puan gerilediğini belirtti. Hedefler arasında 2026’da enflasyonun %20’nin altında, 2027’de ise tek haneli rakamlara inmesi yer alıyor.

“2024’te Ekonomimiz Yüzde 3,3 Büyüdü ve 2025’te Aynı Oranı Korumayı Bekliyoruz.” Yılmaz, 2024 yılında büyümenin %3,3 olduğunu ve 2025 için de benzer bir büyüme hedeflendiğini paylaştı. Dezenflasyonun ilerlemesi ve yapısal dönüşümlerin uygulanmasıyla büyümenin verimlilik odaklı olarak güçleneceğini öne sürdü. 2026’da %3,8; 2027’de %4,3; 2028’de ise %5 büyüme hedefleri dile getirildi. Cari açık açısından 2024’te milli gelire oranının %0,8’e gerilediğini, 2025’te %1,7 hedefin karşılandığını, 2028’de %1’ler seviyesine düşüşün beklendiğini belirtti. Brüt rezervlerin 186,2 milyar dolar, risk priminin 260 baz puanın altında olduğu, TL mevduat payının %60’ın üzerinde olduğu bilgilerini paylaştı. 2024 bütçe açığının milli gelire oranının %4,7 olduğunu ancak deprem etkisi hariç %3 seviyesinde gerçekleştiğini ifade etti. 2025 sonunda milli gelirinin 1,5 trilyon doların üzerine çıkması, kişi başına düşen gelirin 17 bin doların üzerine çıkması ve yüksek gelirli ülkeler arasına katılmanın hedeflendiğini açıkladı. 2028 sonunda milli gelirin 1,9 trilyon dolara yaklaşması, kişi başına düşen gelirin 21 bin dolar seviyesine çıkması öngörüleri de aktarıldı. Ayrıca 2028’de ihracatın 300 milyar doların, hizmet ihracatının ise 150 milyar doları aşması hedeflenirken yaklaşık 2,5 milyon ilave istihdam ve %8’in altında işsizliğin hedeflendiği vurgulandı.

“TÜRKİYE SON 10 YILDA KÜRESEL TEDARİK ZİNCİRLERİYLE DOĞRUDAN BAĞLANTILI 539 YATIRIM PROJESİ ÇEKTİ.” Yılmaz, küresel tedarik zincirleri ve dijital yatırımların yalnızca rekabet gücünü değil dayanıklılık ve sürdürülebilir kalkınma vizyonunu da şekillendirdiğini ifade etti. Jeopolitik riskler, iklim değişikliği ve dijitalleşme nedeniyle şirketlerin üretim ve tedarik stratejilerinin yeniden belirlendiğini belirten Yılmaz, Türkiye’nin konumunu vurguladı: Avrupa’nın üretim koridoruna yakınlığı, güçlü sanayi altyapısı, nitelikli iş gücü ve gelişmiş lojistik ağları Türkiye’yi dönüşümün doğal merkezi konumuna getiriyor. Ticaret Bakanlığı’nın Küresel Tedarik Zinciri Programı ile yerli tedarikçi havuzunun genişletildiğini, gümrük ve lojistik süreçlerinin daha hızlı ve öngörülebilir hale getirildiğini, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın HIT-30 Programı ile kritik sektörlerde vergisel muafiyetler, hızlı izinler ve finansman kolaylıkları sunulduğunu kaydetti. 2030 Sanayi Stratejisi’nin, imalatı teknoloji, Ar-Ge ve tasarım odaklı bir yapıya taşıyarak küresel değer zincirinde Türkiye’nin konumunu yükseltmeyi hedeflediğini belirtti.

“YATIRIMCILAR TÜRKİYE’NİN DİJİTAL POTANSİYELİNE GÜVEN DUYUYOR.” Yılmaz, dijitalleşmenin rekabetin en kritik alanı olduğunu ve Türkiye’nin genç nüfusu, güçlü mühendislik kapasitesi ve hızla gelişen teknoloji ekosistemiyle yeni nesil dijital yatırımlar için cazip bir merkez olduğunu vurguladı. 2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’nin yapay zeka, yarı iletkenler, batarya teknolojileri, biyoteknoloji ve yeşil enerji gibi kritik alanlarda somut hedefler ortaya koyduğunu; HIT-30 ile yatırım yapan şirketlere vergisel avantajlar, hızlandırılmış izin süreçleri, istihdam ve enerji destekleri sağlandığını belirtti. Ulusal Yapay Zeka Stratejisi kapsamında geliştirilen modeller ve kamu veri yönetişimi ile 5G ve ileri iletişim teknolojilerindeki ilerlemelerin Türkiye’yi bölgesel bir çekim merkezi haline getirdiğini söyleyen Yılmaz, 2024 UDY yatırımlarının niteliğine ilişkin görüşlerini paylaştı: sıfırdan projeler ağırlık kazanırken, birleşme ve satın alma işlemleri hizmet ve finansal alanlara yoğunlaştı; dijital yatırımlar 214 proje ile büyümeyi sürdürdü ve ülkedeki uluslararası sermayeli şirketlerin Ar-Ge ve tasarım merkezleri sayısında artış gözlendi. Bunların, Türkiye’nin dijital dönüşümüne güvenin göstergesi olduğuna işaret eden Yılmaz, yatırımların 35 birleşme ve satın alma işlemiyle %37, yazılım, bilgi teknolojileri ve elektronik bileşenlerde güçlenen performansla öne çıktığını belirtti.

Yatırım Danışma Komitesi’nin amacı Türkiye’nin yatırım ortamını uluslararası bir bakış açısıyla geliştirmek ve kamu-özel iş birliğini güçlendirmek olarak öne çıktı. Bu yaklaşım, yatırımcılar açısından güvenilir, öngörülebilir ve rekabetçi bir merkez olma konumunu desteklerken, geleceğe dönük vizyonların da şekillenmesini hedefledi.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.