Türkiye’nin sanayi ve savunma yetkinliklerini ortaya koyan başarı hikayesi ve gelecek vizyonu: güçlü kalemler, inovasyon ve stratejik atılımlar.

Küresel üretim ve ticaretin yeni bir döneme girdiği bu dönemde, sanayi ve teknoloji kapasitemizin stratejik önemi daha da belirginleşti. Batıdan Doğu’ya kayan üretim dinamikleri karşısında Türkiye, katma değer üreten bir sanayi altyapısı oluşturarak geçmiş sanayi devrimlerini ıskalamanın bedelini telafi ediyor. AK Parti iktidarları sırasında amaç, sadece montaj sanayisiyle yetinmeyip, yüksek katma değer üreten bir sanayi zemini kurmaktı.
Üretimde elde edilen göstergeler, ülkenin rekabet gücünü net biçimde ortaya koyuyor. Sanayi katma değeri 41 milyar dolardan 241 milyar dolara yükseldi; dünya sıralamasında 21’inciliikten 14. liğe çıkarak Avrupa’ya uzanan pazarda önemli bir oyuncu konumuna gelindi. Özellikle askeri insansız hava araçlarında dünyanın lideri konumuna ulaştık; ticari araçlar, otobüsler, beyaz eşyalar, güneş panelleri, çelik, tekstil ve ağaç ürünleri üretiminde Avrupa’da üst sıralarda yer alıyoruz.
Çelik üretimi ise 16,5 milyon tondan 37 milyon tona, demir-çelik ihracatı da 3,5 milyar dolardan 28,6 milyar dolara yükseldi. 2002’de Avrupa’da dördüncü sırada olan Türkiye, bugün bu alanda lider üretici konumunda. Otomotiv sektörü de ihracat rekorlarına imza atıyor: 41,5 milyar dolar seviyesinde bir yıl içinde en yüksek ihracatı kaydettik ve 23 yılda otomobil üretimini 357 binden 1 milyon 400 bine çıkardık.
Elektrikli, sürücüsüz ve bağlantılı araç teknolojilerine odaklanan yatırımlar, sektördeki dönüşümlerin öncüleri oldu. Yerli elektrikli otomobil markası TOGG, 80 binden fazla araç üreterek pazarda önemli bir konum elde etti ve 36 bin 700 şarj bağlantısı şehir genelinde yaygınlaştırıldı. Savunma sanayisinde ise 100 binden fazla çalışanı barındıran bir ekosistem, 3 bin 500 şirket ve üniversiteyle şekillendi; yerlileştirme oranı %20’nin üzerine çıkarılarak %80’lere yaklaşan bir pay elde edildi. Böylece savunma ihracatı 23 yılda 248 milyon dolardan 8,4 milyar dolara yükseldi ve bu yıl %30 artış kaydedildi.
– BAKAN KACIR, MİLLİ HEDEF ALGILAYICI MİHAL’İ TANITTI
Kültürü ve sanayiyi bir arada yükselten kilometre taşları arasında, Türkiye’nin ilk insansız savaş uçağı Bayraktar KIZILELMA’nın başarıları yer alıyor. Uçak, radar ve füze gibi kritik sistemler milli imkanlarla geliştirilirken, uçak ve füze bileşenlerinin tamamı ülke içinde üretilmiş durumda. GÖKDOĞAN füzesi için kullanılan milli hedef algılayıcı MİHAL da bu süreçte öne çıkan bir başka teknolojik üründür. Bu başarılar, platformdan alt sistemlere kadar genişleyen yerli ve milli üretim ekosisteminin gücünü gösteriyor.
Savunma sanayisinde eleştirilere rağmen, ülkenin bu alanda yarışa girecek kadar ileri gittiğini vurgulayan Kacır, Avrupa’nın bu alandaki yatırımları karşısında Türkiye’nin konumunu güçlendirdiğini belirtti. Bu yıl başlayacak olan programlarla, savunma sanayiine yönelik yatırım ve iş birliği destekleri, milli üretim kapasitesini daha da pekiştirecek. Kocaman hedefler doğrultusunda, depremden etkilenen illerde hayata geçen inşaatlar ve OSB projeleriyle de üretim kapasitesi artırılmaya devam ediyor.
Güçlü bir kalkınma vizyonu ile ihracat, istihdam ve Ar-Ge alanlarında kaydedilen ilerlemeler dikkat çekiyor. Bu yıl toplam ihracat 270,6 milyar dolar, sanayi ürünleri ihracatı ise 255,2 milyar dolar olarak öne çıktı. AR-GE harcamaları 16,5 katla önemli bir atağa geçti ve 20 milyar dolara ulaştı. İnsan kaynağı havuzumuz 311 bini aştı; AR-GE ve tasarım merkezleri ile teknoparklar, Türkiye’yi yenilik üreten bir ülke konumuna taşıdı. Bu süreçte, güneş hücreleri, radar sistemleri ve biyoteknoloji gibi alanlarda yaklaşık 270 milyar liraya yakın yatırım büyüklüğü ve 15 bin istihdam hedefiyle büyük ölçekli destek programları yürütülüyor.
Yapay zeka ve dijital dönüşüm konusunda ise, bu teknolojinin büyüme ve adalet odaklı kalkınma için güçlü bir kaldıraç olabileceği vurgulanıyor. Dijital dönüşüm programlarıyla birlikte, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndan sağlanan 300 milyon avroluk kaynak, KOSGEB üzerinden KOBİ’lerin dijitalleşmesine yönlendiriliyor. Gelecek yıl, dünyanın en büyük küresel uzay etkinliği olan Uluslararası Uzay Kongresi’nin Antalya’da yapılması planlanıyor.
Depremlerden zarar gören sanayiciler için 966 iş yerinin bu yıl tamamlanması ve 2026’da 1800’den fazla iş yerinin daha inşa edilmesi hedefleniyor. Deprem sonrası OSB ve sanayi sitelerine sağlanan finansman ise 24,5 milyar lirayı aştı. Terörsüz Türkiye, istikrar ve kalkınmayı güvence altına alırken, bölgesel koridorlar ve yeni sanayi bölgeleri ile üretim ağını daha da güçlendirme sözü veriliyor. Marmara’dan Anadolu’ya uzanan yatırımlar, Samsun-Mersin, Mersin-Şırnak, Sivas-Iğdır ve Trabzon-Şırnak gibi dört yeni sanayi koridorunun kurulmasıyla genişliyor.