Türkiye’nin KMR teknolojileriyle stratejik enerji planlaması: nükleer güçte yeni ufuklar ve sürdürülebilir kalkınma için güvenilir seçenekler
Gelişmiş güvenlik gereksinimleriyle tasarlanan ve modüler yapıya sahip olan Keskinleştirilmiş Mobil Reaktorlar (KMR) hakkında hazırlanan rapor; bu teknolojilerin acil durumda bölgelerin risk alanını küçültebileceğini ve tüketim merkezlerine daha yakın konumlandırılmasının mümkün olduğunu ifade ediyor. Kısa inşa süresiyle (yaklaşık 3-5 yıl) ve adım adım devreye alınabilirlik özelliğiyle, KMR’ler arz açığına hızlı yanıt sağlayabilecek bir tercih olarak ön plana çıkıyor.
Raporda, nükleer enerjinin sadece enerji üretiminde değil; savunma ve denizcilik alanlarında da stratejik bir rol üstlendiğine dikkat çekiliyor. Türkiye’nin Nükleer Denizaltı (NÜKDEN) Projesiyle bu kapasitesini güçlendirmesi gerektiği, bunun ise kurumlar arası koordinasyonu artıracak ve sürekliliği güvence altına alacak bir Cumhurbaşkanlığı bünyesinde Nükleer Enerji Başkanlığı kurulması önerisiyle destekleniyor.
Kısa vadede görülen faydalar arasında, KMR teknolojilerinin güvenlik mimarisinin güçlendirilmesi ve baskın enerji ihtiyaçlarının hızlı bir şekilde karşılanabilmesi yer alıyor. Uzun vadede, bu teknoloji ekosistemi, Türkiye’nin enerji politikasında kritik bir konum elde etmesini, sanayi dönüşümünü ve uluslararası iş birliğini pekiştirmeyi hedefliyor.
Ekonomik ve stratejik değer taşıyan bulgular, KMR’lerin yalnızca enerji üretim kapasitesiyle sınırlı kalmayıp, savunma sanayisi ve özellikle İHA/SİHA teknolojileri üzerinden bölgesel güç projeksiyonu ile özgüvenli bir stratejik otonomi hedefi doğrultusunda da önemli katkılar sunabileceğini gösteriyor.