Türkiye, Zengezur Koridoru’nun açıl with küresel tedarik zincirlerinde merkezi konumunu güçlendiriyor; ticaret ve lojistikte yeni bir döneme öncülük ediyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde Beyaz Saray’da gerçekleşen üçlü zirvenin ardından Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ortak deklarasyonu imzaladı. Bu çerçevede Trump, Zengezur Koridoru üzerinde Ermenistan ile 99 yıla kadar uzayabilecek bir anlaşmanın yolunu açtıklarını belirtti; Azerbaycan’ın Ermenistan’ın egemenliğine saygı gösterdiği sürece Nahçıvan’a tam erişimin sağlanacağını ifade etti.
Gündeme gelen bu koridor, Türkiye’nin bölgesel lojistik ve ticaret stratejileri açısından kritik bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, koridorun enerji, ulaştırma ve dijital altyapı bağlamında Türkiye’ye yeni entegrasyon olanakları sunacağını belirtiyor. Demiryolu hatları, petrol ve doğal gaz boru hatları ile fiber optik ağların bu güzergâhta yer alması, Türkiye’yi bölgesel enerji ve iletişim geçidi konumuna taşıyabilir.
Ekonomi çevreleri, bu gelişmenin İstanbul ve Mersin limanları üzerinden Avrupa pazarına açılan Türk lojistik sektörüne rekabet avantajı kazandıracağını dile getiriyor. Özellikle Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattı ile Türkiye’nin Orta Koridor entegrasyonu da düşünüldüğünde, Zengezur güzergahı yük taşımacılığında maliyet ve süreyi minimize eden bir unsur olacak.
“Türkiye, bu süreçte küresel tedarik zincirlerinde merkezi aktöre dönüşme fırsatına sahip” değerlendirmesiyle UTİKAD Başkanı Bilgehan Engin, bu konjonktüre dair öne çıkan görüşlerini paylaştı. Engin, Zengezur Koridoru’nun Ermenistan üzerinden Nahçıvan ile Batı bölgelerini bağlama hedefinin, bölgesel ticaret, lojistik hatları ve jeopolitik dengelerin yeniden şekillenmesini işaret eden stratejik bir adım olduğunu ifade etti.
Engin, Orta Koridor’un etkinliğini güçlendirecek bir alternatif olarak Zengezur hattının Çin’den Hazar Denizi’ne, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya uzanan akışını destekleyeceğini belirterek, Gürcistan geçişlerindeki altyapı eksiklikleri ve gümrük engellerinin taşıma sürelerini uzattığını kaydetti. Bu sebeple Zengezur, taşıma sürelerini önemli ölçüde kısaltacak bir çözüm olarak öne çıkıyor.
Zengezur Koridoru’nun Türkiye için önemi, doğu ile batıyı birbirine bağlayacak bu hat sayesinde Türkiye’nin Nahçıvan ve Azerbaycan üzerinden Orta Asya’ya kara ve demiryolu bağlantısı kurmasını sağlayacak; böylece taşıma süreleri kısalacak ve maliyetler düşecek. UTİKAD olarak uluslararası ticaret ve lojistik açısından da Türkiye’nin Avrasya’daki merkezi konumunu güçlendirecek bu vizyon, Türk dünyasının ekonomik ve kültürel yakınlaşmasına da katkıda bulunacak.
Çözüm önerileri ve stratejiler arasında bölgesel altyapı uyumunun hızlandırılması, gümrük süreçlerinin dijital entegrasyonunun tamamlanması, Marmaray’ın yük kapasitesinin artırılması ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne demiryolu bağlantısının ivedilikle tamamlanması bulunuyor. Engin, bu adımların Türkiye’yi sadece bölgesel ticaretin değil, Avrupa, Asya ve Orta Doğu arasındaki küresel tedarik zincirlerinin vazgeçilmez aktörü haline getireceğini ifade ediyor.
Engin ayrıca Zengezur’un yalnızca yük taşımakla sınırlı kalmayacağını, kültürleri, ekonomileri ve stratejik ortaklıkları da pekiştireceğini vurguluyor. Kamu ve özel sektör ortaklığının güçlendirilmesiyle bu vizyonun hayata geçirileceğini söyleyen Engin, bu koridorun Türkiye’nin lojistikte bu yüzyılın lider ülkelerinden biri olma hedefini güçlendireceğini belirtti. Türkiye’nin jeoekonomik hassasiyetlerle hareket ederek bölgesel dengelere uyum sağlaması gerektiğini vurguladı.