Türkiye Yüzyılının Yol Haritası: Atatürk’ün Mirası ve Milletimizin Dayanışmasıyla güçlü bir gelecek için hedefler, vizyon ve birliktelik

Aziz milletim; bu gün, dilin ve kültürün yeniden güçlendirilmesi için çalışan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun yeni yerleşkesindeki faaliyetlerine dair sözlerimle başlıyor. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, aramızdan ayrılışının 87. yılında saygı ve rahmetle anıyorum; onun azim ve mücadele ruhunu hatırlar, istiklal hareketimizin meşalesini yaktığı günleri yad ederim. Milletimizin şeref nişanesi olan İstiklal Harbi’ni yöneten meclisin tüm üyelerini de minnetle anıyorum. Bu topraklarda canını veren aziz şehitlerimizin hatırasını yüceltiyor, gazilerimize olan minnetimi ifade ediyorum. Ruhu şahit, makamı ali, mekânı cennet olsun. Rabbim bizleri de onların kutlu yolundan ayırmasın.
Bu vesileyle, Cumhuriyet’in ilanından beri ülkemizin gelişimine emek veren herkes için teşekkürlerimi dile getiriyorum. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun son yıllarda yeni yerleşkesiyle birlikte dört köklü kurumu bir araya getirerek yürüttüğü çalışmaları gördükçe, ulusal kimliğimizin güçlendiğini hissediyorum. Hem yurtiçinde hem de uluslararası düzeyde yürütülen akademik çalışmalar, kültürümüzü, dilimizi ve tarih bilgimizi zenginleştiriyor; bu yönüyle değerli ve anlamlı işler yapılıyor.
DİL VE KÜLTÜRÜNİMİZE YÖNELİK FARKINDALIK— Küreselleşmeye paralel olarak dilimizin ve tarihimizin sınandığı bu dönemde, geniş kapsamlı çalışmaların sürmesi gerektiğini ifade etmek isterim. Özellikle yabancı kelimelere karşı kendi dilimizi güçlendirmek adına daha aktif adımlar atılmasının faydasını görüyorum. Bu alanlarda yürütülen çalışmaların artması için gerekli motivasyonu görüyorum ve bundan sonra da destek olmaya devam edeceğim.
Kurumumuzun başkanı Prof. Dr. Derya Örs ve ekibini tebrik ediyor, geçmişten gelen birikimin günümüze taşınmasında gösterdikleri özveri için teşekkür ediyorum. Ülkemiz için yaptıkları hayırlı işlerde yanlarında olmaya devam edeceğiz.
Geçmişimizden aldığımız güçle, bugünlerde Türkiye’nin yüzleştiği tartışmalara dair duruşumuzu netleştirmek istiyorum. Millî günler konusundaki yıkıcı tartışmaların gündeme taşınmasına karşı çıktığımızı ve bu milli mirasa sahip çıkmanın önemini vurguladığımı bir kez daha ifade ediyorum. Atatürk maskesiyle millete karşı düşmanlık edenlere karşı da aynı tavrı sergileyeceğiz; çünkü özgür ve saygılı bir tartışma ortamı, milletimizin ortak değeri olan barış ve birlikteliğin teminatıdır. Medya ve siyasette farklı bakış açıları, nezaket içinde dile getirildiğinde değerli zıtlıklara dönüşür; aksi halde kimsenin tarih okumasını dayatma yoluna gidilmesine tolerans gösterilemez.
Ateşin ve savaşın ötesinde, Atatürk’ün mirasının en büyük güvencisi Türkiye Cumhuriyeti’dir. Onun şu sözlerini hatırlatmak isterim: “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” Bu söz, ortak hedeflerimiz olan özgür, demokratik ve güçlü bir Türkiye için yol gösterir.
Geçmişin politik çekişmeleri bugün de karışıklık yaratmamalı; bizim önceliğimiz, ülkemizi daha adil ve daha güçlü kılmaktır. Yapılan yatırımların ve reformların meyvesi olarak, savunma sanayimizde kendi üretim gücümüzü artırdık, dışa olan bağımlılığımızı önemli ölçüde azalttık. Türkiye, dünyanın sayılı güvenilir üretim merkezlerinden biri haline geldi; ALTAY tankı ve milli savunma sanayimizin diğer kazanımları bunun somut göstergesidir.
Ekonomide kaydettiğimiz ilerlemelerle, milli gelir ve ihracat rakamlarımız güven verici bir ivme kazandı. 2002’den bugüne en temel hedefimiz olan adaletli hizmet sunumu ile herkesin refahını yükseltmek, toplumun her kesimine eşit fırsatlar sunmaktır. 23 yıl içinde enerji ve üretimdeki dönüşümler, altyapımızdaki artışlar, eğitim ve sağlık alanlarındaki gelişmeler bunun işaretleridir.
Gazi Mustafa Kemal’in vizyonuna olan bağlılığımızı sürdürerek, 86 milyonluk vatandaşlarımıza adil hizmet sunmayı sürdüreceğiz. Türkiye’yi dünyayla rekabet edebilir bir konuma taşıdıktan sonra, gençlerimizin aydınlık hedeflere ulaşması için çalışmaya devam edeceğiz. Bu uğurda, Atatürk Evi’nin restorasyonunu tamamlayıp ziyaretçilere açan Kültür ve Turizm Bakanlığı ile TİKA’yı tebrik ediyor, bu adımla milli mirasımıza olan bağlılığımızı bir kez daha gösteriyoruz.
Sonuç olarak, Türkiye’nin geleceğini inşa eden her adım, Atatürk’ün ilke ve hedefleriyle uyum içinde ilerlemektedir. Şu inançla diyorum ki, milletimizin birlik ve beraberliği ile başarılarımız daha da büyüyecek; geçecek olan nesiller, bizden aldığı emaneti daha da yücelteceklerdir. Atatürk’ün mirasına sahip çıkmak, Cumhuriyet’i daha güçlü kılmak için gece gündüz çalışacağız. Bu düşüncelerle, Atatürk’ü ve onun hatırasını anıyor, milletimizin refahı için eser üreten herkesi selamlıyorum.