DOLAR
39,7652
EURO
46,6388
ALTIN
4.193,78
BIST
9.908,76
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
29°C
İstanbul
29°C
Parçalı Bulutlu
Salı Az Bulutlu
28°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
28°C
Perşembe Az Bulutlu
28°C
Cuma Açık
29°C

Türkiye-Libya Deniz Yetki Alanları Sınırlandırma Anlaşması ve Bölgesel Gelişmeler

Türkiye-Libya Deniz Yetki Alanları Sınırlandırma Anlaşması ve bölgesel gelişmeler hakkında detaylar, sınır anlaşmaları ve bölgesel denizcilik ilişkileri.

Türkiye-Libya Deniz Yetki Alanları Sınırlandırma Anlaşması ve Bölgesel Gelişmeler
28.06.2025 10:25
A+
A-

Türkiye ile Libya Arasındaki Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması ve Bölgesel Yansımaları

Türkiye ile Libya arasında imzalanan ve Akdeniz’deki deniz sınırlarını belirleyen önemli anlaşma, 27 Kasım 2019 tarihinde resmi olarak imzalanmış ve 18 Mart 2020 tarihinde Birleşmiş Milletler’e (BM) bildirilmiştir. Bu anlaşma, BM tarafından Eylül 2022’de resmen tescil edilerek uluslararası alanda tanınma aşamasına ulaşmıştır. Türkiye, anlaşmanın iç onay sürecini tamamlamış olsa da, Libya Temsilciler Meclisi’nden henüz onay alınmamıştır. Ancak, son gelişmeler ışığında, anlaşmanın onayı için yeni bir komitenin kurulması ve süreçlerin hızlandırılması yönünde adımlar atılmaktadır. Ayrıca, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile Libya Ulusal Petrol Kurumu (NOC) arasında imzalanan mutabakat zaptı ile Libya’da iki boyutlu sismik araştırmalara başlanmıştır. Bu anlaşmayla, TPAO, Libya’da dört açık deniz bloğunda jeolojik ve jeofizik çalışmalar yapacak ve toplam 10 bin kilometrelik iki boyutlu sismik araştırma gerçekleştirilecektir. Bu çalışmaların verileri, yaklaşık dokuz ay içinde işlenerek bölgedeki enerji kaynaklarının keşfi ve geliştirilmesine katkı sağlayacaktır. Bu gelişmeler, bölgedeki gerilimi tekrar alevlendirmiş ve Yunanistan’da ciddi rahatsızlıklar oluşmuştur.

Yunanistan’ın Endişeleri ve AB Zirvesi’ne Yansımaları

Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis, bu yeni anlaşmayı Avrupa Birliği (AB) Zirvesi’ne taşıyarak, 2019 yılında imzalanan deniz yetki mutabakatını da yeniden gündeme getirdi. Miçotakis, zirve sırasında, yeni anlaşmanın yasal geçerliliği olmadığını ve AB tarafından tanınmadığını vurguladı. Ayrıca, 2019 yılındaki zirvede olduğu gibi, bölgedeki anlaşmaların uluslararası hukuka uygun olmadığını ve herhangi bir hukuki bağlayıcılık taşımadığını ifade eden sonuç bildirgesine eklenmesini talep etti. AB’nin 2019’daki sonuç bildirgesinde, Mutabakat Muhtırası’nın “üçüncü devletlerin egemenlik haklarını ihlal ettiği, deniz hukukuna aykırı olduğu ve hukuki sonuç doğurmayacağı” şeklinde net bir ifadeye yer verilmişti. Bu açıklamalar, bölgedeki tansiyonu artırmakta ve Yunanistan’ın bölgesel politikalarını şekillendirmektedir.

Uzmanlardan Analiz ve Yorumlar

  • Emekli Büyükelçi Uluç Özülker: Yunanistan’ın Girit ve diğer adalar üzerinden bölgedeki dengeyi bozmaya çalışması, AB’nin çeşitli girişimlerine rağmen başarısızlıkla sonuçlandı. Hafter’in Trablus hükümetiyle yakınlaşma sinyali vermesi, bölgedeki dengeyi değiştirebilecek önemli bir gelişmedir. Eğer bu olursa, sadece Trablus değil, bütün Libya üzerinden Türkiye ile deniz yetki alanları konusunda yeni bir çözüm ortaya çıkabilir. Bu durum, AB’ye karşı Yunanistan’ın başarısızlıklarını açıkça gösterir. Ayrıca, Yunanistan’ın Mısır ve Güney Kıbrıs ile giriştiği deniz hattı projeleri de bölgedeki stratejilerini sınamaktadır. Sonuç olarak, Türkiye’nin bölgedeki gücü arttıkça, Yunanistan’ın gerilemesi kaçınılmazdır.
  • Prof. Dr. Yücel Acer: Yunanistan’ın sert tepkisinin temel nedeni, Türkiye’nin Libya ile yaptığı anlaşma ile Girit ve Rodos gibi adaların kıta sahanlığı ve ekonomik bölge haklarını tanımaması ve buna bağlı olarak bölgedeki egemenlik alanlarını genişletmeye çalışmasıdır. Yunanistan, bu anlaşmayı tanımamakla beraber, 2020 yılında Mısır ile yaptığı ikili deniz sınırı anlaşmasıyla, Türkiye-Libya sınırını etkisiz hale getirmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca, hidrokarbon kaynaklarının araştırılması ve işletilmesi konusunda da Türkiye ile Libya arasında yapılan anlaşma, Yunanistan ve AB ülkeleri tarafından bölgesel istikrarı bozucu olarak görülmektedir. Ancak, uluslararası hukuk açısından, sınırların ikili anlaşmalar ve ilgili ülkelerin mutabakatlarıyla belirlenmesi gerektiği unutulmamalıdır.

Enerji ve Bölgesel İş Birliği Çabaları

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Libya Petrol ve Gaz Bakanı Khalifa Abdulsadek ile İstanbul’da gerçekleştirilen görüşmede, petrol ve doğal gaz alanında olası işbirliği imkanlarını değerlendirdiklerini belirtti. Bayraktar, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, “Hidrokarbonlar başta olmak üzere enerji alanında ortak projeleri ve tecrübeleri, iki ülkenin karşılıklı çıkarları doğrultusunda geliştirmeyi hedefliyoruz” ifadelerini kullandı. Bu adımlar, bölgedeki enerji kaynaklarının güvenli ve ortak kullanımı için önemli bir temel oluşturmaktadır.

Yunanistan’ın Girit’e Savaş Gemileri Konuşlandırması ve Bölgedeki Gerilim

Türkiye ile Libya arasındaki anlaşmadan rahatsızlık duyan Yunanistan, bölgedeki gerginliği gerekçe göstererek, Ortadoğu’daki gelişmeleri de bahane ederek Girit Adası’nın güneyine savaş gemileri yerleştirme kararı aldı. Bu bağlamda, bölgede 2’si fırkateyn olmak üzere toplam 3 savaş gemisi görevlendirildi. Bu adım, bölgedeki askeri varlığı artırmak ve bölgesel dengeleri etkilemek amacıyla atılmıştır.

Türkiye’nin Diplomatik ve Hukuki Tutumu

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, AB Liderler Zirvesi’nde alınan kararların, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin uluslararası hukuka ve hakkaniyet ilkelerine aykırı, maksimalist iddialarını sürdürebilmek amacıyla AB platformunu kullanmaya devam ettiğini gösterdiğini belirtti. Keçeli, “Türkiye ile Libya arasında 2019 yılında imzalanan deniz sınırlandırma anlaşması, uluslararası hukuka uygun, meşru ve bölgedeki haklarımızı koruyan bir anlaşmadır. AB’nin, deniz sınırları gibi teknik ve hukuki konularda siyasi saiklerle taraflı açıklamalar yapması, bölgesel barış ve istikrara zarar verir. Türkiye, bölgedeki hak ve menfaatlerini uluslararası hukuk çerçevesinde kararlılıkla savunmaya devam edecektir” dedi.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.