Türkiye ekonomisinde istikrar için CDS ve rezervler ışığında risk sermayesi yatırımlarını analiz eden kapsamlı bir değerlendirme.
Enflasyonla mücadelede benimsenen öngörülebilir politikaların siyasi istikrarı güçlendirmesi, ekonomik verilerde de kendini gösterdi. Ülke ekonomisi son 20 çeyrektir kesintisiz büyürken, enflasyon Mayıs 2024’ten itibaren yıllık bazda düşüş kaydetti. Bu dönemde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın faiz indirimleri ve toplam rezervlerin yaklaşık 180 milyar dolara ulaşması, iç piyasalarda risk iştahını artırdı.
Yabancı yatırımcı taleplerinin yükselmesiyle birlikte borçlanma maliyetleri de geriledi. Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS), Şubat 2020’den bu yana en düşük seviyesi olan 240 baz puana indi. Pariterium Danışmanlık Kurucusu Dr. İsmet Demirkol, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, CDS’nin 240’a düşmesinde dolar endeksindeki gerileme ve avro/dolar paritesinin 1,18 sınırını zorlamasının etkili olduğunu belirtti.
Küresel piyasalarda dolar talebinin zayıflamasıyla gelişen piyasalara sermaye akışının arttığını ifade eden Demirkol, bu hareketin CDS’leri düşürdüğünü kaydetti. Ayrıca TCMB’nin swap hariç net rezervlerinin 60 milyar doların üzerine çıkmasının da CDS’lerdeki düşüşte etkili olduğunu vurguladı. Demirkol şu gözlemi paylaştı: Toplam rezervlerin 180 milyar doların üzerine çıkması sonrası dolar/TL’daki yükseliş beklentisi azaldı ve buna bağlı olarak sermaye girişleri güç kazandı.
Turizm gelirlerinin yükselişiyle birlikte yıllıklandırılmış cari işlemler dengesi temmuz itibarıyla yaklaşık 18 milyar dolar açık olarak açıklandı. Sermaye girişlerinin kontrollü bir şekilde sürmesi, CDS’lerdeki gerilemeyi destekledi.