TÜRK SİYASETİNE İSTİKAMET GÖSTEREN MEDENİYET AKLI!
Türkiye’yi;
adaletiyle güçlü, aklıyla vakur,
kimliğiyle sağlam bir istikamet üzere
daim eyle.
“Edibali, Türkiye’nin Avrupa’nın gölgesinde değil; kendi medeniyetinin merkezinde durarak dünya ile ilişki kurmasını savunan nadir liderlerden biriydi.”
Bu makale, Aykut Edibali’nin Türk siyasi düşüncesine kazandırdığı stratejik perspektifi, medeniyet merkezli devlet aklını ve Türkiye’nin küresel güçlerle ilişkisine dair erken dönem öngörülerini analiz etmektedir. Edibali’nin Avrupa ve Amerika değerlendirmeleri, Türkiye’nin bugün karşı karşıya olduğu jeopolitik kırılmalar bağlamında yeniden ele alınmakta; bağımsız ve medeniyet odaklı siyaset yaklaşımı, güncel devlet aklı tartışmalarında konumlandırılmaktadır.
Giriş
Türk siyasetinde iddialı söz çoktur; fakat uzun vadeli vizyon üretmek herkesin harcı değildir.
Aykut Edibali, kurduğu fikrî sistemle hem Türkiye’nin kimliğini hem de küresel jeopolitiği okuyabilen ender isimlerden biridir. Onu farklı kılan yalnızca siyasi liderliği değil; “medeniyet aklı” adını verdiği derin analiz kabiliyetidir.
Soğuk Savaş’ın Sert İkliminde Bir Soru
Islahatçı Demokrasi Partisi’nin kuruluş yıllarıydı…
Dünya, iki kutup arasındaki gerilimde yön arıyor; herkes tarafını seçmek zorunda hissediyordu.
O günlerde Amerika’dan bir gazeteci Edibali’ye şu soruyu yöneltir:
“Türkiye neden Avrupa Birliği’ne girmek istiyor?”
Edibali, bugün hâlâ geçerliliğini koruyan o meşhur cevabını verir:
“Türkiye girmek istiyor, evet…
Ama bizim Avrupa’yla bin yıllık bir kavgamız var.
Bu kavga ilişkilerimizi sabote ediyor.
Amerika’yla böyle bir kavga yok.
O yüzden çıkarlarımızı uzlaştırabiliriz.”
Bu cevap, onu yüzeyden okuyanların “Amerikancı” yaftasına maruz bıraktı.
Hâlbuki Edibali’nin derdi hiçbir zaman Batı’ya yaslanmak değildi.
O, tarihsel realitenin siyasal akla dönüşmesini savunuyordu.
Avrupa ile Bin Yıllık Gerilim
Edibali’ye göre Avrupa’nın Türkiye’ye bakışı, yalnızca modern diplomasinin konusu değildi.
Haçlı Seferlerinden itibaren oluşan bir kimlik çatışması, Türk’e karşı tarihsel bir psikoloji,
Siyasi ve kültürel üstünlükçülük yüzyıllardır Avrupa aklının alt katmanında yer alıyordu.
Türkiye ne kadar reform yaparsa yapsın, Avrupa’da bir türlü “eşit ortak” olarak görülmemesinin sebebi tam da buydu.
Edibali, bu kırılmayı 40 yıl önce teşhis etmişti.
Amerika Değerlendirmesi: Gerçekçilik, Biat Değil
Edibali’nin “tarihsel kavga yok” sözü, ABD’ye yaklaşalım çağrısı değil; ilişkilerin duygusal değil rasyonel zeminde yürüyebileceği tespitiydi.
Bu tespit, iki kritik anlama geliyordu:
ABD’ye yaslanmak zorunda değiliz.
Ama Avrupa’daki tarihsel komplekslere de mahkûm değiliz.
Nitekim Edibali;
ABD’nin Ortadoğu’daki yeni harita tasarımlarını,
Enerji güvenliğine dayalı güç projelerini,
Türkiye’nin bağımsızlığını zedeleyecek girişimleri erken dönemde eleştiren ve uyaran isimdi.
Islahatçı Demokrasi’nin Ana Fikri: Kendi Ekseni Etrafında Dönen Türkiye
Edibali’nin siyasi vizyonunun mayası üç temel üzerine kuruluydu:
- Medeniyet Köklerine Yaslanan Türkiye
Türk-İslam medeniyetine, tarihine, kültürel kodlarına yabancılaşmayan; kimliğini bir yük değil güç unsuru olarak gören bir devlet anlayışı.
- Dünyayı Okuyabilen Türkiye
Küresel güç dengelerini, yeni bloklaşmaları, Asya-Pasifik yükselişini, enerji jeopolitiğini çözümleyebilen bir stratejik akıl.
- Ne Batı’ya Yaslanan Ne Doğu’ya Teslim Olan Türkiye
Merkezde kendi olan, bağımsız hareket kabiliyeti yüksek, özerk jeopolitik çizgi.
Bugün BOP tartışmalarının, yeni enerji koridorlarının ve “harita mühendisliğinin” yaşandığı çağda, Edibali’nin uyarılarının ne kadar erken ve yerinde olduğu açıkça görülüyor.
Türkiye’nin Önündeki Büyük İstikamet: Medeniyet Merkezli Siyaset
Edibali’nin işaret ettiği yol şuydu:
Avrupa’nın formatına girmek zorunda değiliz.
Amerika’nın gölgesinde yürümek zorunda değiliz.
Doğu’nun romantizmine kapılmak zorunda değiliz.
Türkiye; bin yıllık devlet geleneği, medeniyet birikimi ve jeopolitik konumuyla kendi eksenini inşa etmek zorunda olan bir ülkedir.
Bu, bir tercih değil; millî bekânın gereğidir.
Aykut Edibali’nin En Çok Vurguladığı Üç Kavram
Medeniyet: Kimliksiz kalkınma olmaz.
Devlet Aklı: Günlük siyasetle değil, tarihsel hafızayla hareket.
Bağımsızlık: Hiçbir gücün yedeğine girmeyen Türkiye.
Ya Rabbi…
Bu millete yön verenlere basiret, feraset ve dirayet ihsan eyle.
Bizi başkalarının gölgesinde yürüyen değil, kendi medeniyetinin nuruyla yol bulan bir millet eyle.
Bu toprakları dış düşmanın oyunlarına karşı uyanık, iç fitnelere karşı diri kıl.
Türkiye’yi; adaletiyle güçlü, aklıyla vakur, kimliğiyle sağlam bir istikamet üzere daim eyle.
Âmin.