Trakya’da kuraklık ve su stresiyle mücadelede acil önlemler: sürdürülebilir su yönetimi için etkili stratejiler ve politikalar
Türkiye genelinde yaşanan kuraklık, artan sıcaklıklar ve değişen yağış desenleriyle birlikte tarım odaklı bölgelerde her geçen yıl daha belirgin hale geliyor. Trakya’da yer altı ve yer üstü su kaynaklarında görülen düşüşler, bölgenin su güvenliğini tehdit eder nitelikte.
NKÜ Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Konukcu, 2030 ve 2040’larda öngörülen kuraklık ve sıcaklık artışlarının, aslında 2020’li yılların ortalarından itibaren hissedilmeye başladığını belirtti. “İklim değişimiyle ilgili geçmiş öngörülerde, 2020’li yıllarda sıcaklık artışının yaklaşık 0,3°C, 2030’ların sonuna doğru ise 0,9°C’lik bir yükseliş öngörülüyordu. Yağışlarda artış bekleniyordu ancak bu öngörülerin bölgesel etkileri değişti.” Bölge için öngörülen karşılaştırmalı riskler, son yıllarda bozuldu.
Ortalama sıcaklık artışı konusunda Trakya’da şu anda yaklaşık 2°C’lik bir yükseliş kaydedildiğini söyleyen Prof. Konukcu, “Geçmişte yaklaşık 570 mm olan yağışla birlikte yaklaşık 13,8–14°C olan sıcaklık, son 30 yılda takip eden değişimlerle bu dengeden sapmalar gösterdi. 2015’ten itibaren son 10 yılda görülen yağış değişikliği çok belirgin olmamakla birlikte sıcaklık artışı güçlü şekilde hissedildi” dedi.
Su stresi ve kullanım yoğunluğu açısından Trakya’nın şu anda büyük bir su kriziyle karşı karşıya olmadığını söyleyen Konukcu, bunun temel nedeninin yer altı sularının kapasitenin üzerinde kullanılması olduğunu belirtti. Bölgede yaklaşık 500 milyon metreküp/yıl potansiyel bulunan su kaynağına karşılık şu anda 650 milyon metreküp su çekildiğini ifade eden uzman, bu durumun şehirler ve sanayi için dengeli bir paylaşım gerektirdiğini vurguladı. “İyi yönetilmeyen kullanım, uzun vadede su krizi riskini artırır.”
Suyu tasarruflu kullanmanın yolları arasında sulama sistemlerinin modernizasyonu ve bitkinin ihtiyaç duyduğu miktar kadar su verilmesi yer alıyor. Prof. Konukcu, tarımsal sulamada verimliliğin artırılmasıyla su tasarrufunun mümkün olduğunu belirterek, “Sulama tekniklerini yenileyip kullanımı optimize etmek, yüzde 70’e yaklaşan bir verim artırımıyla yaklaşık yüzde 20’lik tasarruf sağlayabilir” diye konuştu.
Kayıp-kaçak ve yüzey suları konusunda şehirlerdeki kayıp-kaçak oranının yaklaşık %40 civarında olduğuna işaret eden bilim insanı, bu oranın düşürülmesi gerektiğini belirtti. Şehirlerde %20’lere düşürüldüğünde önemli bir tasarruf elde edileceğini kaydetti. Ayrıca yüzey su kaynaklarının büyük bölümünün kirli olduğuna dikkat çekti ve temizlenmesi ile baraj ve gölet projelerinin hızla tamamlanması gerektiğini vurguladı. Trakya için yaklaşık 1500 adet gölet ve baraj potansiyeli bulunduğunu söyleyen Konukcu, yeni yatırımlar ve altyapı çalışmalarının önemine değindi.
Gelecek için alternatif su yönetimi önerileri arasında Meriç suyunun can suyu olarak düşünülmesi ve kullanılmayan dönemde depolama için güneş enerjisi veya rüzgar enerjisiyle enerjiyle desteklenen depolama çözümleri öneriliyor. Böylelikle yer altı suları en az %50 oranında kullanımdan kaldırılarak su stresi azaltılabilir ve gıda güvenliği ile sanayi gereksinimleri korunabilir.