Terörle mücadelede yeni dönem ve bölgesel işbirlikleriyle Türkiye’nin stratejik hamlelerini analiz eden kapsamlı bir bakış.

Güvenlik ve savunma alanında belirtilen hedefler doğrultusunda yürütülen çalışmalar, Türkiye’nin kararlı duruşunu ve çok boyutlu savunma politikasını bir kez daha gözler önüne seriyor. Üst düzey kamu yetkililerinin katılımıyla gerçekleştirilen değerlendirme toplantısında, terörle mücadelede elde edilen kazanımların sürdürülebilirliği ve gelecek döneme dair vizyonlar ayrıntılı şekilde masaya yatırıldı. Bu çerçevede Türkiye’nin bölgesel barış ve güvenliğe katkısının önemine vurgu yapılarak, sınır ötesi operasyonlar ve istikrarlı bir güvenlik mimarisinin nasıl pekiştirileceği ele alındı.
Konuşmalarda, terörle mücadeledeki başarıların şehitler, gaziler ve aileleriyle olan dayanışma duygusuyla pekiştiği ve bu sayede toplumsal çoğulculuğun korunmasının öncelikler arasında olduğuna dikkat çekildi. Teröre karşı kazandığımız ilerlemelerin, terör örgütlerinin tasfiye edilmesi yönündeki nihai hedefe doğru büyük bir adım olduğuna inanılıyor ve bu süreçte devletin kararlı tutumu sürdürülüyor. Üst düzey açıklamalarda, güvenlik altyapısının güçlendirilmesi ve hudut güvenliğinin dünya standartlarına uygun olarak sürdürülmesi için sürekli yenilikler ve tedbirler alındığı ifade edildi.
SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonu ve bölgedeki yapısal değişimler gibi konular özel olarak ele alınırken, entegrasyon sürecinin net bir yol haritası ile yürütülmesi gerektiği, belirsiz ifadeler yerine bağlayıcı planların uygulanması gerektiği vurgulandı. Ayrıca İsrail ve bölge aktörlerinin tutumlarına ilişkin dengeleyici politikaların önemi dile getirildi; uluslararası hukuk çerçevesinde istikrarın korunmasının esas olduğu belirtildi. Bölgesel güvenlik için Karadeniz, Ege ve Doğu Akdeniz gibi kritik bölgelerdeki mevcut güvenlik tedbirleri ve çok taraflı işbirliklerinin önemi de yeniden vurgulandı.
Terörsüz Türkiye hedefi kapsamında yürütülen çalışmaların akılcı ve istikrarlı bir şekilde sürdürülmesi gerektiği belirtildi. Bu süreçte, TSK’nın yüksek hazırlık seviyesini koruması ve milli savunma sanayisinin bağımsızlık vizyonu doğrultusunda hayata geçirdiği projelerin uluslararası arenada ilgi gördüğü ifade edildi. Özellikle KAAN, HÜRJET, KIZILELMA ve MİLDEN gibi milli projelerin bölgesel güvenlik dengelerini güçlendirdiği ve ihracat potansiyellerini artırdığı üzerinde duruldu.
Güvenlik politikalarının dijitalleşmesi ve teknolojik dönüşüm kapsamında yapay zeka, siber savunma ve otonom sistemler gibi alanlarda yerli ve milli çözümlerle yeteneklerin sistematik şekilde artırıldığı belirtilerek, savunma sanayinde dışa bağımlılığın azaltılması hedefi bir kez daha teyit edildi. Bu dönüşüm sürecinin, savunma ve güvenlik konularında esnek ve hızlı karar alma kapasitesiyle desteklendiği ifade edildi.
Son olarak, medya ve sosyal medya üzerinden yürütülen algı operasyonlarına karşı dikkatli olunması gerektiği uyarısı yapıldı. Resmi açıklamalara güvenin ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesinin, milli birliğin korunmasında kritik bir rol oynadığına dikkat çekildi. SDG’nin entegrasyon süreciyle ilgili sorulara verilen yanıtlar, ulusal çıkarlar doğrultusunda atılacak adımların kararlılıkla uygulanacağını gösterdi. Türkiye’nin Gazze konusundaki insani ve barışçıl yaklaşımı ile Avrupa güvenlik mimarisine uyum konularındaki görüşleri de toplantının önemli başlıkları arasındaydı.