SKTT kapsamındaki abone sayısı ve serbest tüketici mekanizması hakkında 2026 özeti ile yenilikler ve etkiler

EPDK’nın 31 Ekim kararına göre mesken elektrik tüketim limitinin 2026 itibarıyla 4 bin kWh olarak belirlenmesi, gelecek yıl yaklaşık 2,5 milyon aboneni SKTT kapsamına çekecek gibi görünüyor. Türkiye’deki yaklaşık 43 milyon mesken abonesinin bu kapsama dahil olacağı hesaplanıyor. Serbest tüketici statüsü, abonelerin tedarikçisini seçme ve ikili anlaşmalar yapma hakkını saklı tutuyor. Ancak serbest tüketici olup da ikili sözleşme yapmayan abonelerin elektrik temini, bulundukları bölgede görevli tedarik şirketi tarafından SKTT birlikleri üzerinden sağlanıyor.
SKTT iki farklı yapıda uygulanıyor: yıllık tüketimi belirlenen son kaynak limitinin altında kalan aboneler ulusal tarifeden faydalanmaya devam ederken, limit üzerinde olanlar için dinamik bir tarife uygulanıyor. Bu durum, tüketim düzeyine göre değişiklik gösteriyor.
Serbest tüketici mekanizması güçleniyor Elektrik tedarik şirketleri, ikili sözleşme yaptıkları serbest tüketicilere farklı fiyat seçenekleri sunabiliyor. Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği kapsamında hazırlanan karşılaştırma tabloları, SKTT birim bedelleri ile perakende tarifelerini ve tedarikçi tekliflerini karşılaştırarak indirim oranlarını şeffaf biçimde görünür kılıyor. Ayrıca EPİAŞ’ın dijital teklif-anlaşma platformu, piyasada şeffaflığı ve rekabeti artırmayı hedefleyerek serbest tüketici mekanizmasını güçlendiriyor. Bu bağlamda, yüksek tüketimli ve SKTT’ye tabi abonelerin, EPDK’nin yayımladığı tedarikçi listesinde yer alan şirketlerle yeni sözleşmeler yaparak potansiyel indirimlerden faydalanabileceği düşünülüyor.
“Tedarikçi seçme imkanı maliyet ve risk yönetiminde net avantaj” Ümit Kılıç, Minas Enerji ve Teknoloji Çözümleri AŞ Genel Müdürü ve Kurucu Ortağı olarak, SKTT kapsamındaki abonelerin tedarikçi seçme özgürlüğünün orta ve büyük ölçekli işletmeler için maliyet ve risk yönetiminde belirgin fayda sağladığını belirtiyor. Küçük işletmeler için farkın sınırlı kalabildiğini, ancak yüksek tüketimde doğru tasarlanmış sözleşmelerle SKTT’nin önemli tasarruflar sunabildiğini vurguluyor. Ayrıca çoğu işletmenin farkında olmadan bağlayıcı sözleşmelere imza attığından veya “dağıtım bana bakmaz” düşüncesiyle serbest seçimden kaçındığından söz ediyor.
Tedarikçi değiştirme eğilimi hızlanıyor EPİAŞ verileri, serbest tüketici hakkını kullanan abonelerin sayısının hızla arttığını gösteriyor. Ocak ayında 224 bin 650 olan sayı, Kasım’da 801 bin 270’e yükselirken, hakkı kullanmayanların sayısı 3,94 milyonla 3,55 milyona geriledi. Kılıç, portföylerinde özellikle organize sanayi bölgeleri, yüksek tüketimli ticarethaneler ve zincir mağazalarda SKTT bilgilendirmeleri sonrası talebin belirgin biçimde arttığını ifade ederken, “talep tedarikçi değiştirme eğilimini açıkça gösteriyor” diyor. Serbest tüketici sayısının artması rekabeti güçlendirecek ve marjlar üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturacak; tedarikçiler artık yalnızca fiyatla değil, sözleşme kalitesi ve hizmet standartlarıyla da rekabet etmek zorunda kalacaklar. Bilinçli müşteri sayısı arttıkça gizli sözleşme ve dağıtım tehdidi gibi uygulamalara alan kalmayacak.
Tedarikçi tercihinde sözleşme maddelerinin rolü Kılıç, tedarikçi seçiminin yalnızca fiyatla sınırlı olmadığını, tüketim taahhüdü ve tolerans bandı, erken fesih, otomatik uzama, fiyat uyarlama formülleri, teminat şartları ve ödeme vadelerinin belirleyici olduğunu vurguluyor. Küçük bir farkın bile yıllık maliyeti önemli ölçüde değiştirebileceğini belirten Kılıç, erken fesih şartlarının risk oluşturabileceğini söylüyor. Sözleşme bitiminde otomatik uzama olup olmadığı ve yazılı bildirim zorunluluğunun net olması gerektiğini de ekliyor. Fiyat endekslerinin (PTF, YEKDEM) ve döviz kuru gibi değişkenlerin sözleşmede açıkça belirtildiğini, sadece “PTF’ye endeksli” ifadesinin ise belirsizliğe yol açabileceğini belirtiyor. Teminat yapısının nakit akışını doğrudan etkilediğini, teminat türü ve artırma–azaltma koşullarının net olmaması halinde işletmelerin finansal yükle karşı karşıya kalabileceğini ifade ediyor. Ödeme vadeleri ve gecikme cezalarının işletmeler için belirleyici olduğunu belirten Kılıç, vade yapısının işletmenin döngüsüyle uyumlu olmaması durumunda tedarikçinin aleyhinde geniş hareket alanı doğacağını dile getiriyor. Dijital sistemlerin, müşteriyi fiyat değişiklikleri ve mevzuat güncellemeleri konusunda önceden uyarmasını, tüketim ve maliyetleri düzenli raporlamasını beklenen standartlar arasında görüyor.
Yeni modelin yürürlüğe girişi ve zaman çizelgesi 2018’den bu yana her yıl mesken abone grupları için belirlenen son kaynak limitleri, bu yıl 5 bin kWh olarak uygulanmış ve aşıldığında yüksek tüketim grubuna geçilmişti. Gelecek yıl için ise bu limit 4 bin kWh olarak belirlendi ve yeni modelin 1 Ocak 2026’da yürürlüğe girmesi planlanıyor.