Simav Fay Zonu ve Deprem Fırtınası: Uzmanlar mevcut riskleri ve gelecekteki olasılıkları özetliyor; deprem güvenliği için gerekli önlemler ve çözüm önerileri.
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin (DAUM) yöneticisi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Sındırgı’da 6.1 büyüklüğündeki ve Simav’da 5.4 büyüklüğündeki depremlerin Simav Fay Zonu içinde meydana geldiğini belirtti. Bu fay zonunda pek çok fayın bulunduğunu ve bunların bir kısmının jeolojik olarak kuru ya da “ölü” sayılan faylar olduğunu ifade etti. Yaşanan son depremler sayesinde bu ölü faylar da aktifleşmiş durumda ve deprem üretiyorlar.
Balıkesir Sındırgı’daki 6.1 büyüklüğündeki deprem ve 28 Eylül’de Kütahya Simav’da kaydedilen 5.4 büyüklüğündeki depremin incelemelerini gerçekleştirmek üzere yöreyi ziyaret eden Prof. Dr. Sözbilir, yaşanan hasarlara ve can kaybına ilişkin gözlemlerini paylaştı.
200 KM’LİK FAYDA 7.2’LİK DEPREM RİSKİ
Deneyimli bilim insanı, Simav Zonunu uzun bir fay olarak nitelendiriyor ve bu fayın yaklaşık 200 kilometre uzunluğunda olduğunu belirtiyor. Doğu kısmında 1970 Gediz depremi gerçekleşirken, 7.2 büyüklüğündeki bu olayın ardından can ve mal kaybı yaşandığına dikkat çekiyor. Bu nedenle söz konusu fay zonu üzerinde 7.2 büyüklüğünde depremlerin olma olasılığını göz ardı etmemek gerektiğini vurguluyor.
Yakından bakıldığında, 10 Ağustos’ta Balıkesir Sındırgı depremiyle başlayan artçı sarsıntılar 12 bini bulmuş durumda. Ardından Simav’da meydana gelen 5.4 büyüklüğündeki ana şok ve şu anda 500’ü aşan artçı kaydıyla bölgede üç farklı deprem büyüklüğünün birbirinden belirli mesafelerde görüldüğünü ifade ediyor. Bu depremlerin 7.2, 6.1 ve 5.4 büyüklüklerinde gerçekleştiğini ekliyor.
DEPREM FIRTINASI BİRKAÇ AY SÜRECEK
Simav Fay Zonu üzerinde pek çok fay olduğu ve bunların bazılarını jeolojik olarak ölü olarak nitelendirdiği fayların aslında bu süreçte aktifleşerek deprem ürettiklerini belirten Sözbilir, 2011’de Naşa’nın kuzeydoğusunda 5.9 büyüklüğünde yaşanan depremi hatırlatıyor. Bu depremin de Simav depremini tetikleme potansiyeli bulunmuş olabileceğini öne sürüyor. Enerjinin doğu yönünden batıya doğru aktığına işaret eden bilim insanı, Sındırgı ve Simav arasındaki bölgede belli ölçeklerde stres birikimini işaret ederek deprem üretim potansiyeline dair uyarısını sürdürüyor.
HER BÖLGEYE ENSTİTÜ ÇAĞRISI
Deprem uzmanı sayısındaki yetersizliğe değinen Sözbilir, arkeolojik ve arazideki çalışmaların güvenilir bir şekilde yürütülebilmesi için ülke genelinde üst düzey bilim insanlarına ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor. Kandilli benzeri enstitülerin sayısının artırılarak her bölgeye yayıtılmasının bu deprem olaylarının daha etkili şekilde değerlendirilmesi ve riskin nasıl azaltılabileceğinin belirlenmesi konusunda önemli olacağını ifade ediyor.