DOLAR
42,9027
EURO
50,5598
ALTIN
6.252,42
BIST
11.294,37
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
8°C
İstanbul
8°C
Hafif Yağmurlu
Pazartesi Açık
8°C
Salı Hafif Yağmurlu
12°C
Çarşamba Az Bulutlu
5°C
Perşembe Parçalı Bulutlu
5°C

Sentimental Value: Aile Dramasında Sanatın Gölgesinde Kırılganlık ve İntikam

Aile dramasıyla sanatın büyüsünde kırılganlık ve intikamın izinde, duyguların derinleştiği unutulmaz bir sürükleyici yolculuk.

Sentimental Value: Aile Dramasında Sanatın Gölgesinde Kırılganlık ve İntikam
28.12.2025 08:00
A+
A-

Sanatın iyileştirici gücüne dair sorular, Müjde Işıl’ın yaklaşımında yeniden şekilleniyor. Filme dair ilk izlenimler, Borg ailesinin evinin adeta bir karakter olarak öne çıktığı sahnelerde belirginleşir. Dış görünümden iç mekânların yankısına, eşyaların yerleşiminden geçmişle şimdi arasındaki bağa kadar her unsur, ailenin dinamiklerini simgeleyen ince işçilikle işlenir.

İlerleyen bölümde Nora ile karşılaşırız; tiyatro oyuncusu olan genç kadın, sahne korkusuyla mücadele ederken kendi ayakları üzerinde durmaya çalışır. Ibsen’in Nora’sına göndermeler barındıran bu karakter, muazzam bir bağımsızlık arayışını da içinde taşır. Ancak film, bu bağımsızlık arayışını sadece bireysel mücadelelerle değil, baba figürünün karmaşık davranışlarıyla da ilişkilendirir.

Babasının geçmişte kızlarıyla kurduğu bağın kırılganlığı, Agnes’in küçükken ona yüklediği sorumluluk ve Nora’nın sanat ile duygusal boşluğu doldurma çabası üzerinden ilerler. Gustav Borg’un yeni projesinde Agnes’i oynatması ve yüzüne yapılan yakın planlar, karakterler arasındaki çatışmayı görünür kılarken, sanatın menfaatlerle iç içe geçen doğasını da eleştirir.

Kız kardeşlerin hissedebileceği sızı ifadesi, filmin odaklandığı ana duyguyu özetler: Nora ve Agnes arasındaki bağ, değişen aile dinamikleri ve babanın varlığı ya da yokluğu arasındaki gerilimle şekillenir. Trier ve Vogt’un sineması, Bergman, Çehov ve Ibsen’in izlerinden geçerek modern bir dille anlatı kurar; bu bağlamda karakterlerin içsel çatışmaları, izleyiciye evrensel bir kırılganlık sunar.

Inga Ibsdotter Lilleaas’ın Agnes olarak sahneye çıkışını güçlendirdiği performanslar ve Renate Reinsve’nin Nora’daki incelikli anlatımı, filmin duygusal yoğunluğunu pekiştirir. Hollywood’dan bir anlık görünüm sunan Elle Fanning’in kısa rolü ise, karakterler arasındaki ekolojik uyumsuzluğu başarıyla yansıtır. Stellan Skarsgård’ın kilit rolde sahneye çıkması ise her zamanki gibi karakterlerin egoları ile sanatın kutsallaştırdığı gücü arasındaki gerilimi vurgular. Bu eser, geçmişin telafisi mümkün olmasa da günümüz sanatının, eksik bağları yeniden kurmaya olanak tanıyabileceğini umutsa taşıyan bir bakış sunar.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.