Ve gün gelir, herkes öğrenir:
Şahidi Allah olanın hakkı,
kimsede kalmaz.
Hayat bazen öyle insanlar çıkarır ki karşımıza, yalnızca hakkımızı almazlar; yıllarımızdan, huzurumuzdan ve çocuklarımızın geleceğinden de bir parça götürürler.
Üzülme…
Bu hayatın bir gerçeği vardır:
Hakkını yiyecek insanlar çıkacak karşına.
Gönlünü kıracak, günahını alacak, vebaline girecek, yıllarından çalacak insanlar olacak.
Kimi bilerek yapacak, kimi farkında bile olmadan.
Ama sonuç hep aynı: içten içe büyüyen o derin sancı.
Bir ömür böyle geçer bazen…
Gençlik gider, umutlar solar, insan kendini yorgun bir kayaya dönüşmüş gibi hisseder.
Aradan seneler geçer, takvimler değişir ama o yara, o sızı bir türlü kabuk bağlamaz.
Ve sonra bir gün bir cümle çıkar karşına:
“Şahidi Allah olanın hakkı kimsede kalmaz.”
Bu cümle boğazda düğüm, gönülde titreme, gözde buğu bırakır.
Çünkü insan bilir:
Onlarca yıl geçer, ömür geçer…
Ama hak geçmez.
Allah’ın terazisi ağırdır, sessizdir, ama şaşmaz.
Reis, sen bu cümlenin ağırlığını yaşayanlardansın.
Ömrünün tam ortasına bırakılmış bir yük gibi duran haksızlıklar, sadece seni değil, çoluk çocuğunu da yormuş…
Sıkıntı bir kez değil, defalarca öğütmüş seni.
Gecelerin sessizliğinde bile vicdanının yankısını duymuşsun.
Bugün bazıları helallik istiyor.
İsterler…
İnsan yaptığının ağırlığını görünce ister.
Ama mesele şu:
Helallik istemek kolaydır; helal etmek zordur.
Hele ki yük yıllarca omuzda taşındıysa…
Hele ki hakkını yiyenlerin izi evladın yüzüne bile vurduysa…
Hele ki “sabret” dedikçe daha çok acıttıysa…
Fakat yine de şu büyük hakikati unutma:
Allah’ın şahit olduğu bir davada kimsenin kaçacak kapısı yoktur.
Sana düşen bir tek şey vardır:
Öfkeni değil, sözünü berrak tutmak.
Çünkü zulmün karşısında dimdik durmak da bir helalliğin çeşididir;
Helal etmemen de bazen bir duruştur, bir hak arayışının sessiz haykırışıdır.
Belki bir gün…
Kalbini en iyi bilen Allah yollarını bir adaletle, bir ferahlıkla, bir unutuşla buluşturur.
Belki de helal etmenin karşılığını dünyada değil, ahirette gösterir.
Ama şunu bil:
Senin çektiğin onlarca yıl boşuna değil.
Gözyaşın boşuna değil.
İçindeki yük boşuna değil.
Allah geciktirir ama unutmaz.
Geciktirir ki hak yerini bulsun, kul kendini bulsun, sabır bir şahitlik olsun.
Ve gün gelir, herkes öğrenir: