Boğaz manzarası eşliğinde balıkçılığın köklerini keşfeden Poyraz Köyü, değişen yaşam dinamiklerini ve sürdürülebilir gündemiyle büyüleyici bir yolculuk sunuyor.

Boğazın kıyısında, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün görkemli siluetiyle çevrili olan Poyraz Mahallesi, yıllardır balıkçıların geçim kaynağı olduğu bir yaşamı sürdürüyor. Boğaz Öngörünüm Bölgesi nedeniyle yeni inşa süreçlerinin kısıtlı olduğu bu mahallede 350 hane bulunuyor ve nüfus uzun yıllardır 1000’in altında kalıyor. Hafta sonları deniz havası almak isteyen ziyaretçiler ve balık yemek isteyenler için köy adeta bir durak noktası haline geliyor; köprü manzarası ise fotoğrafçıların ilgisini çekiyor. Yaz aylarında plajı dolup taşıyor.
Mahallenin mevcut dokusunu anlatan muhtar Mehmet Kalafat, Poyraz’ın kuruluş tarihine dair net bir kanıt olmadığını belirtiyor; ancak mahalledeki kalenin 1780’lere uzanan bir geçmişe sahip olduğunu ve 1800’lerden başlayarak büyük dedelerinin bu bölgeye Rize’den yerleştiğini söylüyor. Şu anda mahallede yaşayanların yaklaşık %95’inin Rize kökenli olduğunu ifade eden Kalafat, atalarının bağcılık ve balıkçılıkla uğraştığını hatırlatıyor. Şu an da mahallede balıkçılık, gemicilik ve kaptanlık yapan insanların oranı yaklaşık %80’e ulaşmış durumda; son yıllarda balıkçı kafeleri ve turizm faaliyetleri de gündeme gelmiş durumda.
Kalafat, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün mahalleye sadece görsel olarak değil, günlük yaşamın akışına da etkisini taşıdığını aktarıyor. Köprüye karşı duran manzarayı görmek için gelen ziyaretçiler burada kahve ve kafelerde vakit geçiriyorlar. Kendisi daha önce Kadıköy ve Ataşehir’de ikamet etmiş olsa da köyden kopmadığını belirtiyor; her hafta sonu orada bulunduğunu, eve olan bağlılığını ve bu toprakların kendisi için özel olduğunu ifade ediyor.
Kalafat, mahalledeki yaşamın resmini çizerken, evlerin Boğaz’a nazır bir konumda olduğunu ve mahalledeki mevcut konut sorununa değiniyor. Gençlerin çoğu evlendikten sonra köyü terk etmek zorunda kaldığını söyleyen Kalafat, bu durumu değiştirmek için konut sorununu çözmenin çok önemli olduğunu vurguluyor: “Her teknede adeta fabrika gibi 30 kişi çalışıyor; iş burada ama evler başka yerlerde.”
Mahalle sakinleri arasındaki güçlü dayanışmayı, akrabalık bağlarını ve Karadeniz kültürünün mahallenin günlük yaşamına yansımasını vurgulayan Kalafat, köy halkının çoğunun akraba olarak birbirlerini tanıdığını ve Karadeniz şivesinin yıllar içinde korunabildiğini belirtiyor. Kahvehanelere girildiğinde Karadeniz köyünü andıran bir atmosferin oluştuğunu söyleyen muhtar, burada balıkçılar kadar günlük avcılarının da önemli bir rol oynadığını ifade ediyor. “Poyraz köyü”nün balıkçılarının Hopa’dan İskenderun’a kadar uzanan uzun mesafeli av yolculuklarıyla yaşadığı dinamikler, akşamüstü limandan dönüp sahilde köprüyü izlemeye devam eder.”
İlgi ve bağlar arttı Kalafat, köprünün köye olan ilgiyi artırdığını; köprüyü merak eden ve köyün adını daha önce duymayan pek çok kişinin geldiğini anlatarak, “Köprü ile köy artık daha çok konuşulur oldu. Evden çıkıp denize bakmak, gemi geçişlerini takip etmek ve havayı koklamak artık günlük yaşamın bir parçası,” diye konuşuyor.