Pakistan’ın Hindistan’a karşı hava saldırıları ve SİHA gücü karşılaştırmasıyla ilgili detaylı analiz ve güncel gelişmeleri keşfedin.
Pakistan ordusu sözcüsü Ahmed Şerif, bu olayları “Hindistan’ın açık askeri saldırganlık girişimi” olarak nitelendirirken, Hindistan ise kendi tarafında konuşlandırılan “SİHA ve füze sistemlerinin” başarıyla engellendiğini iddia etti. Bu gelişmeler, iki ülkenin askeri kabiliyetlerinin karşılaştırılmasına yeni bir boyut kazandırdı.
Her iki ülke de yerli teknolojiyi geliştirme ve ithal yollarla SİHA filosunu genişletme çalışmalarını sürdürüyor. Ancak, sayı bakımından Hindistan önde. BBC’ye göre, dünya genelinde en kalabalık ordulardan biri olan Hindistan, önümüzdeki iki ila dört yıl içinde yaklaşık 5 bin SİHA’yı kontrol edebilecek kapasiteye ulaşmayı hedefliyor.
Hindistan, 2024 yılında ABD Dışişleri Bakanlığı ile yaptığı anlaşma çerçevesinde 31 adet silahlı MQ-9B SkyGuardian ve SeaGuardian SİHA’sını satın almayı planlıyor. Pakistan ise, toplamda daha az sayıya sahip olmasına rağmen, bu SİHA’lar çeşitli gözetleme, keşif ve hassas saldırı görevlerini yerine getirebilecek gelişmişlikte.
Pakistan’ın SİHA gücü, büyük ölçüde savaş tecrübesine dayanıyor. Örneğin, yerli üretim Buraq isimli SİHA, 2015 yılından beri terörle mücadele operasyonlarında etkin şekilde kullanılıyor. Ayrıca, Türkiye ve Çin menşeli gelişmiş SİHA’lar da Pakistan tarafından ithal edilerek kullanılıyor.
İki ülkenin askeri güçlerini karşılaştırırken, Hindistan’ın 1,4 milyon aktif askerle dünyanın en güçlü ordularından biri olduğunu görüyoruz. Global Firepower Index (GFI) sıralamasında dördüncü sırada yer alan Hindistan, Pakistan’dan oldukça üstün bir konumda. Öte yandan Pakistan’ın aktif asker sayısı 654 bin civarında ve savunma harcamaları, Hindistan’ın yaklaşık dokuzda biri seviyesinde kalıyor.
Pakistan’ın füze programı, kısa ve orta menzilli balistik füzeler ile seyir füzeleri üretimi ve geliştirilmesine odaklanmıştır. Hindistan ise, daha çeşitli ve geniş menzilli füzeler geliştirmiştir. Bunlar arasında:
Hindistan’ın bu füzeleri, özellikle Çin’e karşı caydırıcı politikalar geliştirmesinde önemli rol oynuyor. Her iki ülke de nükleer güç olarak, yaklaşık 170-172 savaş başlığına sahip. Ancak, bu silahların operasyonel olarak hazır olduğu konusunda kesin bilgiler bulunmamaktadır.
Pakistan ve Hindistan, nükleer silahlar üzerinde hızla çalışmalarını sürdürürken, Çin de bölgedeki nükleer cephaneliğini %22 oranında genişleterek savaş başlıklarını 410’dan 500’e çıkardı. Bu durum, bölgedeki riskleri artırmakta ve uluslararası toplum tarafından ciddi uyarılarla karşılanmaktadır.
Mevcut gelişmeler, bölgedeki savaş risklerinin yükseldiğine işaret ediyor. Her iki ülke de askeri teknolojilerini ve nükleer gücünü artırma yolunda ilerlerken, uluslararası toplumun diyalog ve diplomasi çağrıları devam ediyor. Uzun vadede, barış ve istikrarın sağlanması için tüm tarafların itidal göstermesi büyük önem taşıyor.