Numan Kurtulmuş’un Srebrenitsa Soykırımı Anma Günü ve terörle mücadele çalışmaları üzerine yaptığı değerlendirmeleri, tarih ve güvenlik perspektifleriyle keşfedin.
Türkiye’yi temsilen, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Srebrenitsa Soykırımı Anma Günü etkinliklerine katıldı. Bosna-Hersek’te gerçekleştirilen bu önemli etkinlikte, aralarında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Özay Şendir’in de bulunduğu gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kurtulmuş, bölgenin barış ve istikrarı adına atılacak adımların önemi üzerinde durdu. Özellikle, terörle mücadelede yeni bir sayfa açma ve silahların bırakılması sürecini destekleme noktasında TBMM’de kurulacak komisyonun rolünü vurguladı.
Her şeyi dikkatlice dinlemek ve anlamak şart: Bu süreç, Türkiye’nin tarihindeki en kritik ve fırsat dolu dönemlerinden biri. Silahların bırakılmasının ardından, bu meselelerin takip edilmesi, toplumsal psikolojinin yönlendirilmesi ve gerekirse yasal düzenlemelerin ön hazırlıklarının yapılması adına bir komisyona ihtiyaç duyuluyor. Bu komisyon, başlangıçta planladığımız gibi, kısa sürede çalışmalarını tamamlamak ve ilgili partilerle istişarelerde bulunmak üzere dizayn edilmiştir. Meclis’e, partilerin grup başkanvekillerine çağrı yapılacak ve milletvekili sayıları belirlenecek. Şu an itibariyle, TBMM’de beş siyasi parti herhangi bir grup çatısı altında temsil edilmemektedir, ancak her partiden en az birer milletvekili katılımıyla çalışmalar hızla başlayacaktır. Bu komisyon, yaz tatilinde de aktif şekilde çalışmaya devam edecektir.
100 düşün, 1 konuş: Buradaki en kritik nokta, toplumun psikolojik olarak iyi yönlendirilmesi ve kardeşliğimizi pekiştirecek ortamın oluşturulmasıdır. Kürtlerin onuru ve Türk milletinin gururu arasında denge kurmak, asırlık kardeşliğimizi kalıcı kılmak ve her iki tarafın da beklentilerini karşılayacak bir diyalog ortamını sağlamak için herkesin özenli ve dikkatli hareket etmesi gerekir. Bu nedenle, herkesin 100 kez düşünerek, sonra bir kez konuşması, sürecin başarıyla ilerlemesine katkı sağlayacaktır.
28. Dönem içinde tamamlanmalı: Anayasa Uzlaşma Komisyonu gibi, bu çalışmaların de fakto bir komisyon olarak kurulması daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Gerektiğinde, bu çalışmalar yasal çerçevede resmi bir komisyona dönüşebilir. Hedef, bu meselenin 28. dönem içerisinde tamamlanmasıdır. Ümit ediyorum, TBMM tatile girmeden önce bu komisyon kurulmuş ve çalışmalara başlamış olacaktır.
Öcalan’a af konusu gündemde mi? – Bu, temel ilkeler ve ilk dört maddeyle ilgili değil. Asıl odak noktası, silahların bırakılması ve bu süreçlerin düzgün yönetilmesidir. Gerekirse, yasal düzenlemeler ve mevzuat hazırlıkları yapılacak, toplum psikolojisinin güçlendirilmesine öncelik verilecektir. Bu emperyalist projelerin, Türkiye’nin terörle mücadelesinde yeni bir dönemi başlatmasının önündeki engelleri kaldırmak için büyük bir adım atılıyor.
İyiye dair umutlar: Bu ortamın çok elverişli olduğunu ve süreç boyunca gösterilen çabaların olumlu sonuçlar doğuracağına inanıyorum. Hem iç politika şartlarımız hem de uluslararası ve bölgesel gelişmeler, Türkiye’nin artık terörden kurtulma adına gerekli adımları atmasını sağlayacak pozisyondadır.
Mehmet Kalın’ın liderliği: MİT Başkanı Sayın Kalın, bu süreci büyük bir ustalıkla yönetiyor. Kamuoyunun dikkatinden uzak, ciddi ve disiplinli bir şekilde çalışıyor. İşlerin şova dönüşmesine izin vermeden, Türkiye’nin iç ve dış muhataplarıyla doğrudan temas kurarak, Türkiye’nin tezlerini ikna yoluyla ilerletiyor. Uluslararası konjonktür ve bölgesel politikalar, Türkiye’nin elini güçlendirecek önemli fırsatlar sunuyor.
Genelkurmay ve MİT’ten bilgi alınması: Önümüzdeki hafta, Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı’ndan alınacak bilgiler doğrultusunda, süreci daha sağlam ve bilgiye dayalı bir şekilde yönetmek planlanıyor. Ayrıca, komisyonun bilgilendirilmesi de zamanında yapılacaktır.
Demokratların tutumu: – Demirtaş ve diğer muhataplar gibi, silahların tamamen ortadan kalktığını varsayarak, demokratikleşme ve siyasi diyalog ortamına geçişin zamanıdır. Demirtaş ve diğer muhaliflerin bu konuda olumlu yaklaşımları var. Geçmişin karanlık ve kirli yüzleriyle fazla vakit kaybetmeden, geleceğe odaklanmak gerekir. Geçmişi karartmak yerine, yeni ve yapıcı bir başlangıç yapmak en doğru yol olacaktır.
Siyasetin üstünde bir konu: – Hangi siyasi parti olursa olsun, bu mesele diğer gündemlerin çok üzerinde tutulmalıdır. CHP ve diğer partilere çağrım; bu konuya siyasi spektrumun dışında, bir üst düzeyde yaklaşmalarını sağlamaktır. Bu komisyon, beklentileri ve endişeleri dile getirmek için bir platformdur ve bu süreç, siyasetin normalleşmesine katkı sağlayacaktır.
Anayasa tartışmaları ve süreçler: – Yeni anayasa meselesi, bu süreçten bağımsız olarak, Türkiye’nin uzun vadeli ihtiyacıdır. Bu komisyon, Türkiye’de sivil, demokratik ve kapsayıcı bir anayasanın temelini atmaya doğru bir zemin hazırlayabilir. İyi bir çalışma ortamı ve müzakere kültürünün yerleşmesi halinde, toplumda siyaset dilinin daha sağlıklı ve uzlaşmacı hale gelmesi sağlanabilir. Bu da, Türkiye’nin demokratikleşme yolunda büyük bir adımı temsil edecektir.
Üniversite ve sivil toplumun rolü: – Bu sadece milletvekillerinden oluşan bir çalışma olmayacak. Üniversiteler, STK’lar ve farklı sektörler, bu sürece aktif katılım sağlayacak. Teknik ve bilimsel yaklaşımlar, toplantılar ve istişareler ile sürecin kalitesi artırılacak. Bu, milletin sürece sahip çıkması ve katılımını teşvik edecektir.
Hassas kararlar ve çoğunluk: – Bu süreçte alınacak kararlar, büyük bir duyarlılık ve sorumluluk gerektirir. Bazı konularda, nitelikli çoğunluk şartı getirilmeli ve kararlar, katılımcıların uzlaşısıyla alınmalıdır. Bu, hem sürecin meşruiyetini artırır hem de, alınan kararların daha kalıcı olmasını sağlar.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Bosna-Hersek’teki temasları kapsamında, başkent Saraybosna’da Avrupa Birliği Barış Gücü Misyonu (EUFOR) Türk Temsil Heyeti Başkanlığını ziyaret etti. Ayrıca Kovaçi Şehitliği’nde Aliya İzzetbegoviç’in mezarına çelenk bıraktı ve saygı duruşunda bulundu. Sonrasında Bosna-Hersek İslam Birliği Başkanı Hüseyin Kavazoviç ile görüşerek bölgeye ilişkin gelişmeleri değerlendirdi. Bu ziyaretler, Türkiye’nin bölgedeki barış ve istikrara verdiği önemi bir kez daha gösterdi.