DOLAR
41,3196
EURO
49,0486
ALTIN
4.878,67
BIST
11.274,90
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
24°C
Cumartesi Az Bulutlu
25°C
Pazar Parçalı Bulutlu
26°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
28°C

Netanyahu’nun Şiloah Yazıtı Üzerindeki Retoriğinin Türkiye’ye Yönelik Hedefleri ve Bölgesel Gerilimler

Netanyahu’nun Şiloah Yazıtı üzerinden Türkiye’ye yönelik hedeflerini ve bölgesel gerilimleri irdeleyen kapsamlı analiz.

Netanyahu’nun Şiloah Yazıtı Üzerindeki Retoriğinin Türkiye’ye Yönelik Hedefleri ve Bölgesel Gerilimler
17.09.2025 11:25
A+
A-

ABD Dışişleri Bakanı Rubio ile Kudüs’te yaptığı görüşmenin yankısında Netanyahu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan açıklamalarda bulundu. Şiloah Yazıtı’nın Türkiye’den talep edilmesi meselesi üzerinden Türkiye ile İsrail arasındaki gerilim yeniden gündeme geldi. 1880’lerde Kudüs’te bulunan ve 1882’de İstanbul’a getirilen bu 6 satırlık yazıt için Türkiye’nin “iade” konusundaki tutumu, uzun yıllardır net bir yanıtla karşılık buldu.

1998 yılında Mesut Yılmaz’a yazıtı önerdiğini ve “İstediğin Osmanlı eserlerinden birini al, Silvan Yazıtı ile değiştirelim” şeklinde bir teklifte bulunduğunu iddia eden Netanyahu, teklifi reddedildiğini belirtti. Ret gerekçesi olarak Erdoğan’ın desteklediği seçmen kitlesinin tepki göstereceği gibi bir yorum öne sürdü. Yazıtın alınamaması, Netanyahu’nun açıklamalarında sıklıkla tekrarlanan bir tema haline geldi.

Şiloah Yazıtı’nın Osmanlı döneminde İstanbul’a getirilmesi, 1882’de müzelerden korunması amacıyla yapıldığı ifade edilen bir süreç olarak aktarılıyor. 143 yıldır İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde yer alan yazıt, İsrail tarafından çeşitli dönemlerde Türkiye’den talep edilmesine rağmen her seferinde reddedildi. Yıllara yayılan talepler içinde 1998, 2007 ve 2022 gibi anlar, Türkiye’nin istemeyi sürdüren bir tutum benimsediğini gösteriyor. Bu çerçevede yazıtın Türkiye’nin “defalarca baskı” altına alınması olarak sunulan açıklamalar öne çıkıyor.

Netanyahu’nun söylemleri, Kudüs’ü “bizim şehrimiz” olarak niteleyen ifadelerle başlıyor ve Mescid-i Aksa ile ilişkili tartışmaları alevlendiriyor. Böyle bir arka plan içinde, Mesut Yılmaz’ın yaşamını yitmiş olması nedeniyle o iddianın doğruluğunun doğrulanamayacağını belirtmek de önemli. Erdoğan’ı hedef almanın, özellikle seçim hassasiyetleri ve belirli bir seçmen kitlesinin tepkisini hesaplayan bir yaklaşım olduğuna işaret ediliyor.

Şiloah Yazıtı’nın tarihi bağlamı açısından bakıldığında; yazıtın Kudüs’te keşfedildiği ve 8. yüzyıla tarihlendiği, ardından Osmanlı döneminde İstanbul’a getirildiği ifade ediliyor. Bugün İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde korunan yazıt, İsrail’in iade talebine rağmen “söz konusu olamaz” yanıtını alan bir konumda kalıyor. Yıllardır bu konunun Türkiye açısından kırmızı çizgi olduğu vurgulanıyor.

İç politik mesajlar ve bölgesel dinamikler bağlamında Netanyahu’nun sözlerini, Mescid-i Aksa’nın altındaki arkeolojik alanla ilişkilendirdiği belirtiliyor. Daha önce Mesut Yılmaz’a yönelttiği bu iddianın doğruluğu tartışmalı olsa da, Erdoğan’ı hedefe koyarak bölgedeki rekabeti derinleştirmeyi amaçladığı belirtiliyor. Türkiye’nin uzun süredir bu tür taleplere karşı net tutumunu sürdürmesi, yazıt meselesinin sadece Kudüs’le sınırlı kalmayan bir politik hesap olarak okunmasına yol açıyor.

Netanyahu’nun 2700 yıl öncesine atıf yapan sözleri, tarihsel bağlamda Yahudi krallıklarının varlığını hatırlatsa da, sürgünler ve değişen egemenlikler üzerinden dönüp dolaşan bir tartışmayı da beraberinde getiriyor. Bu çerçevede bugün için Türkiye’nin arayışı ve İsrail’in talepleri arasındaki dengeler, bölgesel gerilimin yeniden yükselmesine zemin hazırlıyor.

Özetle, Netanyahu’nun açıklamalarında Türkiye’nin üzerinden yürütülen bir mesaj ve siyasi hesaplar dikkat çekiyor. Kudüs’ün Osmanlı döneminden gelen tarihi bağlamı ile İsrail’in çağrılarına karşı Türkiye’nin net tutumu, bölgesel gerilimlerin yeniden zirveye çıktığı bir tabloya işaret ediyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.