Nazilli’de bir cinayetin ardından Barış Yıldırım’ın acı ve umut dolu mücadelesini anlatan etkileyici bir hikâye.
Yatağa bağımlı şekilde yaşamını sürdüren 49 yaşındaki Barış Yıldırım, temmuz ayında Denizli’de geçirdiği tüp mide ameliyatının ardından taburcu edildi. Evinde fenalaşan Yıldırım, kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Cenazesi, apartmanın merdivenlerinden indirilemeyince doğrudan evinin penceresinden kullanılan bir asansörle çıkarıldı.
Nazilli Devlet Hastanesi morguna götürülen cenazenin Eğriboyun Mezarlığı’nda ikindi namazı sonrası toprağa verilmesi bekleniyordu. Yaşamını yitirdiği süreçte, hastane öncesi ve sonrası yaşananlar kamuoyunda çeşitli haberlerle yer aldı.
Yaşadığı zorluklar ve umuda dair sözler optiğimden önceki günlerde Yıldırım, basına yansıyan söyleşilerinde yaşadıklarını şu ifadelerle özetledi: ’Bu kilonun altında sadece vücudum değil, ruhum da eziliyordu. Nefes almak bile işkenceydi. Eşim, oğlum, ailem yanımdaydı ama kendimi her geçen gün daha da yok olurken hissediyordum. Yeri geldi, ölmek için dua ettim. Çünkü yaşadığım şey hayat değil, bir bekleyişti. Sessiz ve çaresiz bir bekleyiş. Sonra doktorumla tanıştım; bana sadece tıbbi bilgiler vermedi, gözlerimin içine bakıp şu sözleri söyledi: “Birlikte değiştirebiliriz.” İşte o anda yeniden umut doğdu içimde. Ameliyat kolay olmadı; süreç zordu ama şimdi yürüyebiliyorum. İlk adımlarımı attığım gün, yıllardır gerçekten yaşadığımı hissettim. Oğlumla birlikte dışarı çıktık, eşimle el ele yürüdük. Bunlar küçük mutluluklar gibi görünse de benim için bir ömre bedel. Benzer durumda olan herkese şunu söylemek istiyorum: Umutsuz olmayın. Obezite bir son değil; mücadele ederek ve doğru insanlarla karşılaşarak yeniden doğmak mümkün. Allah emeği geçenlerden razı olsun.”