Mütalaadaki olası kastın içtima ve delillerine kamu tepkisini özetleyen, sorumlulukların aydınlatılması için tutum çağrısı niteliğinde kapsamlı bir analiz.

Oturumun hemen başında dinlenen ifadelerle başlayan tartışma, iddianamede 13 kişi olarak belirtilen olası kastın, mütalaada 7’ye düşürülmesini kabul edilemez bulan bir duruşmayı yansıtıyor. Şu an mahkeme, müştekiler ve vekillerinin dinlenmesine devam ederken;
Bizler, geçen duruşmadaki savcılığın mütalaasına itirazlarımızı dile getiriyoruz. Olayın temelinde yatan sayı farkı ve olası kasttan bilinçli taksire indirilenler arasındaki bazı kişi adlarının listelenmesi, sorumluluk konusundaki belirsizlikleri ortadan kaldırmalıydı. Hem oteldeki ihmaller hem de olay anında ve öncesinde yapılan davranışlar, ilgili kişilerin sorumluluklarını giderek belirginleştirmektedir. Yangın anındaki hareketler, kamuoyunun da gördüğü gibi herkesin gözleri önünde cereyan etti; Yönetim Kurulu Başkanı Vekili ve genel müdürün eşi dâhil bazı kişilerin olay yerinden kaçış biçimleri hafızalarda yer edindi. Bu süreçte delillerin karartıldığına dair bulgular, personel ifadeleri üzerinde baskı kurulduğuna dair ipuçları ve “Üç maymunu oyna” gibi mesajların iletildiğine dikkat çekiyoruz. Tüm bunlar, sorumlulukların kapsamını genişleten deliller olarak ortaya çıkıyor.
Savcılığın dosya üzerinden verdiği mütalaa, güven hedefiyle bağdaşmıyor ve bu yaklaşım, adaletin tarafsız işlemesi konusunda kaygılar doğuruyor. Verilen kararın akılda kaldığı gibi; “yeniden aynı şeyleri duymak” zorunluluğu bize ağır geliyor. Aramızda uzun yıllarını yitirmiş insanlar var; çocuklarını, torunlarını ve ailelerini kaybetmiş olanlar için bu süreç artık daha da yıpratıcı hale geliyor. Mesafeli duruşlar yerine, gerçek sorumluların netleşmesini istiyoruz ve artık yasımızı evlerimize dönüp yaşayabilmek için güvenli bir karar bekliyoruz.
21 Ocak gecesi otelin koridorlarında geçen anlar ve oraya dair görüntülerin ışığında artık bu işin sona ermesini diliyoruz. Bu süre zarfında karşı tarafın davranışları karşısında sessiz kalmıyoruz; “Artık öfke kotam doldu” diyen birinin ifadeleriyle duyulur hale geliyor. Otel yönetim kurulu üyelerinin ve ilgili yönetimlerin, olay sonrası açıklamaları ve savunmaları, adaletin sağlanması adına incelenmeye devam edilmeli.
‘ARTIK ÖFKE KOTAM DOLDU’ sözleriyle dile getirilen tepkiler, adaletin teminatı olan kurumların sorumluluklarını yerine getirmesi ihtiyacını vurguluyor. Otel yöneticileri ve ilgili kişiler, olay öncesi ve sonrasındaki hareketleriyle ilgili olarak delillerin karartıldığına dair bulgular ve personel üzerindeki baskılar konusunda net bir hesap vermelidir. Bu bağlamda, İl Özel İdaresi ve belediye gibi aktörlerin sorumlulukları da eşit şekilde ele alınmalı; birinin olası kastta olması, diğerlerinin de aynı çerçevede değerlendirilmesi gerektiği üzerinde duruluyor.
‘ORGANİZE KÖTÜLÜK VAR’ ifadesiyle öne sürülen çekirdek mesaj, tüm bu süreçlerin planlı ve koordineli bir kötülük çerçevesinde yürütüldüğü iddiasını taşıyor. Otel yönetimi, idari kurumlar ve personelin bir araya gelmiş olması, olayın tek başına birinin hatası olmadığını; aksine bir dişli çark gibi hareket ettiğini savunuyor. Mevcut deliller ışığında, kasten insanlara yönelik bir zarar vermenin bulunması, idari mekanizmanın işleyişindeki bütünlük bozulmasının da bir göstergesidir. Bu nedenle mahkeme heyetinden, bize yaşatılan bu mağduriyetin son bulması ve gerçek sorumluların hesap vermesi için kararlı bir yaklaşım bekliyoruz.