Murat Yancı’nın Türkiye medyasında girişimci lider olarak yükselişinin ilham verici başarı hikayesi ve yenilikçi medya vizyonu.
Girişimci bir ruhla yola çıkan Murat Yancı, muhabirlikten medya grubunun başkanlığına uzanan süreçte ekibini milyonlarca izleyiciye ulaştıran projeleriyle dikkat çekiyor. Posta Gazetesi’nden Alev Gürsoy’a verdiği röportajda, kariyerinin perde arkasını ve sektörün mevcut durumunu samimi bir üslupla paylaşıyor.
“Sıfırdan zirveye” yolculuğun en önemli dönemeçleri nelerdir? 1994 yılında mesleğe adım attıktan sonra önce gazetecilik, ardından 1997’de televizyon dünyasına geçiş yaptım. Azim, gayret ve sıkı çalışmanın öncelikli rolü olduğuna inanıyorum; kolay gelen şeylerin değersiz olduğuna dair inancım değişmeyen bir prensip.
Kurtlar Vadisi” ifadesi medya için doğru bir tanım mı? Üniversite yıllarında duyduğum “kurtlar sofrasına hoş geldiniz” sözünü bugün sektördeki rekabetin gerçek çerçevesi olarak görüyorum. Kişisel hedefimde her gün bir önceki günümden daha iyi olmak var; koltuk hemen herkes için bir ihtiyaç değildir, kendi gelişimin sürekliliği ön planda.
Sektördeki rekabet ve dizilerin başarısı Üretken ve tutkulu bir ekip ile çalışıyoruz. Bir dizi başarılı olduğunda ulusal ve uluslararası düzeyde yankı uyandırıyor; başarısızlık ise öğrenme sürecinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Eleştiriler yapıcı olduğunda değerli, ağır ve yıkıcı olduğunda ise sektörün gelişimine zarar verebiliyor.
“Dizilerimiz sayesinde yabancılar Türkçe öğreniyor” Kanal D dizileri küresel arenada bilinirlik yaratıyor; İran’daki bir Türkçe kursu ve Cezayir’in Türkçe konuşan gençleri bunun en somut örnekleri. Ancak bu durum eleştirileri de beraberinde getiriyor; bazı tepkiler maksatlı olabiliyor. Milli servis olarak gördüğüm diziler, kurallara uygun biçimde değerlendirilmelidir; ilke olarak daha fazla kaliteli üretimin önü açılmalıdır.
Eleştirilere nasıl yaklaşıyorsunuz? İçeriden gelen eleştirilere karşı sabırlı ve objektif kalmaya çalışıyorum. Kriz anlarında bile pozitif yaklaşım benimsenmesi gerektiğine inanıyorum; çünkü bazı durumlar yeni fırsatlar doğurabiliyor. Özellikle güçlü bir ekip ve doğru stratejilerle yola devam etmek, dizi projelerinin başarıya ulaşmasını destekliyor.
Yanlış giden işler ve başarısızlıklar Her proje planlandığı gibi gitmeyebilir; oyuncu, mekan veya sahnelemeye dair beklenmeyen durumlar ortaya çıkabilir. Ancak her bir projenin arkasında büyük bir emek vardır ve yapıcı eleştiriye açık olmak, gelişimin anahtarıdır.
“Uzak Şehir” ve diğer projelerle ilgili karar mekanizması Güçlü bir senaryo ve inanç, projeyi hayata geçirme konusunda en temel motivasyon oldu. Ozan Akbaba ve Sinem Ünsal gibi yetenekli isimlerle çalışma kararı, ekibin sahne performansını da güçlendirdi. Diziye duyulan bağlılık, izleyiciyle olan bağın güçlenmesini sağladı ve sonuç olarak yüksek reytinglere ulaştı.
Yeni projeler ve gelecek sezona dair beklentiler “Güller ve Günahlar” gibi iddialı yapımlar yolda. NGM imzası taşıyan bu projelerin kalitesi ve oyuncu kadrosu, sezonun güçlü bir başlangıç yapacağını gösteriyor. Ayrıca “Eşref Rüya” ve “Uzak Şehir” gibi yapımların tanıtımları çok konuşuldu ve ilgi gördü. Gelecek dönemde de bu çizgide güçlü ve kalıcı işler üretmeye devam edeceğiz.
Not: Yapım sürecinde karşılaşılan zorluklar, ekip ruhu ve altyapı desteğiyle aşılır; başarıya giden yol, kolektif çabanın somut bir sonucudur.