MÜJDE IŞIL- Tiyatrodan Sinemaya ve Seslendirmeye Uzanan Bir Sanat Yolculuğu

MÜJDE IŞIL-

Tiyatro sahnelerinden başlayıp, seslendirme ve dizi oyunculuğuyla geniş bir yelpazede kendine yer edinen değerli sanatçı Alp Öyken, aynı zamanda “Susam Sokağı”‘nın Tahsin Usta’sı olarak da tanınıyor. Birçok yabancı aktörün diksiyon ve ses eğitmenliğini üstlenmiş olan Öyken, kariyerinde çeşitli alanlarda önemli başarılar elde etti. Geçen yıl Ankara Film Festivali’nde gösterilen “Büyük Kuşatma” filmindeki rolüyle En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazandı; bu ödülü alırken 81 yaşındaydı ve bu başarısı, onun sanat yaşamındaki istikrar ve azminin en güzel örneği oldu.

Kariyerinizin büyük bölümünü tiyatro, seslendirme ve dizi oyunculuğu oluşturuyor. Sinema kariyerinizin az yer tutmasının özel bir nedeni var mı?

Aslen Ankara kökenliyim ve uzun yıllar Devlet Tiyatroları’nın kadrosunda çalıştım. Meslek hayatımın büyük kısmı Ankara’da geçti. İstanbul’a uzun süre gidip gelme imkanım pek olmadı; ancak zaman zaman fırsat çıkınca orada da kendimi gösterme şansı buldum. Mesela, “Büyük Kuşatma” filminin yönetmeni Sinan Kesova beni keşfetti ve bu projeye dahil etti. Sinema alanında az da olsa çalışmalarım oldu, ama esas olarak tiyatro ve seslendirme alanlarında yoğunlaştım. Sinema, benim için biraz daha ayrı ve özel bir alan. Bu nedenle, kariyerimde sinemanın payı diğerlerine kıyasla daha azdır, ama bu beni asla yıldırmadı ve her yeni projeye büyük bir heyecanla yaklaştım.

“Büyük Kuşatma” filminde canlandırdığınız Macit karakteri sizi en çok cezbeden yönleri nelerdir? Onu canlandırmak size nasıl bir heyecan verdi?

Macit karakteri, kariyeri boyunca büyük başarılara ulaşmış, ama ailesine karşı sorumluluklarını unutmuş bir adamın hikayesini anlatıyor. Unutursan, bunun hesabını er ya da geç ödersin. Sonra, kızına yalvarıp “Hadi bir aile olalım” demek zorunda kalır. Bu, insanın iç dünyasındaki çatışmayı ve pişmanlıkları yansıtıyor. Bazen büyük yanlışlar yaparız ve sonra bu yanlışlarla yüzleşiriz. Bu durumda, olumsuz duygular ve içsel karmaşa kaçınılmaz olur. Bu karakteri canlandırırken, yanlış yapmanın insan doğasındaki yerini ve affedilmenin önemini derinlemesine hissettim. Senaryonun bana verdiği bazı bilgiler ve karakterin içsel çatışmaları, bana gerçek bir oyuncu olarak büyük bir heyecan ve sorumluluk hissettirdi. Her insan hata yapabilir; önemli olan, bu hatalardan ders çıkarmak ve doğruyu bulmaya çalışmaktır. Bu yüzden, Macit’in hikayesi bana çok şey öğretti ve bu rolü oynarken kendimi gerçekten bu karakterin dünyasında buldum. Ayrıca, oyunculuğun temelinde dürüstlük ve samimiyet olduğunu bir kez daha anladım.

Macit’in hem kuşatma altında hissetmesi hem de çevresine psikolojik baskı uygulaması onu çıkışsız bir duruma sokuyor. Siz, meslek hayatınızda veya kişisel yaşantınızda böyle çıkışsızlıklarla karşılaştınız mı?

Her mesleğin kendine özgü zorlukları ve çıkışsızlık anları vardır. Biz oyuncular da zaman zaman bu duyguları yaşarız. Mesleğimizde sahneye çıkmak, yeni roller almak ve kendimizi sürekli geliştirmek bir mücadele gerektirir. Eğer devlet kurumlarında çalışıyorsanız, seçim şansınız sınırlı olabilir ve belirli koşullara göre hareket etmek zorunda kalırsınız. En önemli değerlerimizden biri olan onur ve haysiyet, bu zorluklar karşısında bizi ayakta tutar. Ben, bu zorluklara rağmen sabretmeyi ve beklemeyi öğrendim. Her zaman ödün vermeden durdum ve zamanla değerli roller ve projeler bana ulaştı. Sahne ve ekranlarda yaşadığım deneyimler, bana sabır ve direnç kazandırdı. Yaşımın ilerlemesine rağmen, yeni projeler ve başarılar ile kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Her zaman şunu düşünürüm: Her şey zamanla ve kısmetle olur. Sabır ve özveriyle çalışmak, sonunda başarıyı getirir.

En İyi Erkek Oyuncu ödülü aldıktan sonra yeni film teklifleri aldınız mı? Bu projeler hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Evet, birkaç teklif aldım ve bunlardan biriyle anlaştık. Proje, güzel ve anlamlı bir hikayeye sahip olan, aile ilişkilerini ve iç dünyayı derinlemesine inceleyen bir senaryoya sahip. Bu film, “Büyük Kuşatma” gibi, aile bağlarının ve iletişimin önemini vurguluyor. Bu tür projelerin bana uygun olduğunu düşünüyorum ve bu yeni deneyimlerin beni daha da geliştireceğine inanıyorum. Bu filmde, aile içi ilişkilerin karmaşık ve bazen zorlu yönlerini gerçekçi ve duygusal bir şekilde yansıtmaya çalışıyoruz. Bu bana yeni bir perspektif kazandırıyor ve oyunculuk alanında farklı deneyimler yaşamama olanak sağlıyor.

Başrol için geç kalındığını düşünüyor musunuz? Bu konudaki görüşleriniz nedir?

Hayır, kesinlikle geç kalınmış sayılmaz. Durum ve konum meselesidir. Sinema sektöründe en çok tercih edilen şehir İstanbul’dur. Ben uzun süre orada olamadım, bu yüzden teklifler biraz gecikti. Ancak, her şeyin kısmet olduğunu düşünüyorum. Her yaşta ve her dönemde güzel projeler ve roller bulunabilir. Bu yüzden, hiçbir zaman “geç kaldım” demem. Önemli olan, doğru projeye ve doğru zamana ulaşabilmektir. Geçmişte, ödüllü bir başrolü üstlenmiş olmak bana büyük gurur ve mutluluk verdi. Bu başarı, her zaman bana güç ve motivasyon sağlıyor. Kendime güveniyorum ve yaşımın verdiği deneyimle yeni projelerde yer almaya devam edeceğim. Tanrı’ya şükrediyorum, çünkü enerjimi ve potansiyelimi kullanabileceğim fırsatları yakalıyorum ve bu beni gerçekten çok mutlu ediyor.