Muğla zeytinlikleri ve Meclis: Tarladan meclise uzanan çevre meselesini etkileyici ve kısa bir bakışla ele alıyoruz.
Toprağımızı koruma amacıyla Ankara’da toplanan eylem meydanı, farklı siyasi görüşlerden insanlar ile seçmenleri bir araya getirerek adeta bir meclis görevi gördü. Demokrasi, milletin vekaletini verdiği süre içinde bile yalnızca sandıkla sınırlı kalmayıp, her zaman halkın denetimi altında yaşamalı; söz sahibi olanlar ise halkın tepkisini göz önünde bulundurmalıydı. Burada konuşanlar, Muğla’nın toprağına, zeytinine ve doğasına yönelik müdahalelere karşı seslerini yükseltti ve Meclis’in bu yönde attığı adımlara dikkat çekti. Eğer mevcut düzenlemeler halkın sesine yeterince yanıt vermezse, meydanlar da kendi seslerini yükseltecek şekilde Meclis’in çalışanlarına işaret ederdi.
Özel, zeytinliklerin madencilik amacıyla kullanılmasına karşı duruşlarını netleştirerek 260 milletvekilinin imzasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurduklarını kaydetti. Zeytin ağaçlarının inançlarda kutsal kabul gördüğünü hatırlatan konuşmacı, bu ağaçların yalnızca bir üretim kaynağı değil, barış ve bereketin simgesi olduğuna vurgu yaptı. Homeros’un bu topraklarda büyüdüğünü anlatan ünlü efsaneye değinerek, zeytin ağacının sahiplere karşı koyduğunu ve yitiremez bir miras olduğunu ifade etti. Üstelik İslam inancında da kutsal sayılan bu ağaçlar üzerine konuşarak, korunması gerektiğini yineledi.
“Zeytin ağaçları barışın, bereketin ve huzurun simgesidir” diyerek sözlerini güçlendiren Özel, bu değerlerin korunması için gerekli adımların atılması gerektiğini belirtti. Zeytinliklere yönelik tehditlerin geçmişte de tekrarlanmasına rağmen kararlılıkla mücadele edildiğini ve kanunlar üzerinde yapılan çalışmaların koordineli biçimde yürütüldüğünü aktardı. Meclis’teki kararlar doğayı ve geleceği düşünerek şekillendirilirse, doğa katliamlarının artmasının önüne geçilebileceğini ifade etti.
Anayasa Mahkemesi’ne çağrıda bulunurken, kararlar alınırken vicdan ve gelecek nesillerin haklarının gözetilmesi gerektiğini vurguladı. Bu süreçte torunlarımızın, gelecek kuşakların talan edilmeden zeytinine ve doğal çevresine sahip çıkılması için adalet talep edildiği belirtildi.
Muğla’da ormanlık alanların ve toprakların önemli bir bölümünün maden ruhsatı kapsamına alınmasıyla ilgili endişeler de dile getirildi. Özel, geçmişte yalnızca 1186 maden ruhsatı verilmişken AK Parti döneminde bu sayı 386 bin ruhsata yükseldiğini savundu. Ayrıca Muğla’daki ormanlık alanların ve toprakların büyük bir kısmının maden ruhsatı kapsamına alınmış olması, çevresel kaygıları artırıyor.
“Bizim mücadelemiz siyasi değildir” ifadelerine yer veren konuşmacı, madene karşı yapılacak çalışmalarda yalnızca çıkar odaklı bir yaklaşım değil, kamu yararı gözeten bir bilinçle hareket edilmesi gerektiğini belirtti. Doğayı önceleyen bu tutum, mevcut iktidarın yaklaşımını eleştirmekle kalmayıp, geniş halk katılımıyla sürece sahip çıkmayı amaçlıyor. Gelecek nesiller için adalet ve çevre koruması talep eden bu hareket, 57 eylem ve milyonlarca vatandaşın meydanlarda buluşmasıyla kararlı bir duruş sergiliyor.