Biz hâlâ
o yorgun ama vakur
çocuklarız…
Bunları bir yerlerden tanıyoruz diyorsun ya…
Biz de o yerleri iyi biliriz.
Çünkü biz, tabelası yeni ama zihni eski olanların maskesini yıllardır görüyoruz.
Kimisi Cumhuriyet’i istismar eder, kimisi Türk’ün töresini, kimisi devleti, kimisi dini…
Ama hepsinin ortak bir tarafı var: Menfaatleri kutsallaştırmak.
Bizim mücadelemiz, isimle değil izzetledir.
Siz sahnede rol yaparken biz, perde arkasında milletin yükünü taşıdık.
Siz alkış toplarken biz bedel ödedik.
Siz slogan atarken biz, siperlerde kaldık.
Bugün meydanda efelenenlerin çoğu, dün hangi kapıdan girdiğini, hangi sofradan kalktığını unuttu.
Kendine “dava adamı” diyenlerin bazıları, ilk fırtınada menfaat rüzgârına kapılıp yön değiştirdi.
Oysa dava adamı, koltuk değişince değil, kalp değişince anlaşılır.
Sen “bunları evine göndermek milletin işi” diyorsun, doğru.
Ama millet, sadece partilere değil, samimiyete de oy verir.
Millet, kim hak için yanmış, kim koltuk için kavrulmuş, onu bilir.
Unutma dostum,
Mücadele sandıkta değil, sadakattedir.
Dava, kürsüde değil, kalpte kazanılır.
Biz hâlâ o yorgun ama vakur çocuklarız…
Ne rant masasında oturduk ne tarih önünde eğildik.
Bizim hesabımız kişisel değil, tarihîdir.
Ve tarih, günü kurtaranları değil, gönlü koruyanları yazacaktır.