Milli Mücadele mirası ve günümüz söylemleri üzerine özgün bir düşünce; Atatürk ve Cumhuriyetin güncel etkilerini vurgulayan derin bir perspektif.

Aziz milletim, değerli katılımcılar ve yol arkadaşlarım; bugün, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun yeni yerleşkesinde yürütülen çalışmaları görmekteyiz. Kurumun köklü geçmişiyle bugün buluşması, kültürümüz, dilimiz ve tarihimiz adına atılan adımların ne kadar kıymetli olduğunun bir göstergesidir. Küreselleşmenin etkisiyle dil ve tarihimiz üzerinde karşılaşılan sınamalara karşı, bu kurumun yürüttüğü faaliyetler büyük önem taşımaktadır; özellikle yabancı kelimelerin daha dikkatli kullanımı hususunda daha fazla gayret sarf etmemiz gerektiğini ifade etmek isterim. Kurumun her bir mensubu, geçmişin ışığını günümüze taşıma gayesiyle çalışmalarına devam etmekte; başkanımız Prof. Dr. Derya Örs’nin liderliğindeki ekibin başarısını tebrik ediyor, destek olmaya devam edeceğimizi belirtiyorum.
“Milli günlerimizin gündeme taşınan tartışmaları, yıpratıcı ve fay hatlarını kaşıyan ifadelerle yankılanıyor” Bu tür meseleler karşısında, tarihimize sahip çıkmakla birlikte, farklı bakış açılarını da sağduyuyla dinlemek gerektiğini vurguluyorum. Medya ve siyasi arenada Atatürk üzerinden yürütülen polemiklere karşı durduğumuz gibi, onun hatırına hakaret edenlere de aynı kararlılıkla yanıt veriyoruz. Herkesin kendi tarih yorumunu yapma özgürlüğü vardır; ancak bu özgürlük, karşılıklı saygı ve nezaket çerçevesinde gerçekleşmelidir. Şunu da hatırlatmak gerekir ki, fikir çeşitliliği olan bir toplulukta uzlaşmayı zorlayacak tek şey, karşı tarafı aşağılayacak ifadeler değildir. Eşsiz birliğimiz, ortak geçmiş ve gelecek vizyonumuz, milletimizin en büyük gücüdür.
“Gazi Mustafa Kemal’in mirasına sahip çıkmak, Türkiye Cumhuriyeti’ni daha da güçlendirmek demektir” Atatürk, bağımsız ve çağdaş Türkiye’nin temellerini attığında yalnızca askeri başarılarıyla değil, dönüşüm projeleriyle de yol göstermiştir. 10 Kasımlar, bu dönüştürücü adımları ve verilen mücadeleyi anlamak için bir hatırlatıcıdır. Milleti hareketlendiren, birlikte çalışma ve üretme azmi, bugün de önümüzdeki en büyük hedeflerimiz arasındadır. Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarından bugüne uzanan bu süreçte, herkesin ortak değerleri ve geçmişle gelecek arasındaki bağları koruması, birlik ve dirliğimizi pekiştirir.
Birlik ve beraberliğimizi sürdürebilmek için, fikir ayrılıklarını hakaret veya tehditlerle değil, karşılıklı saygı ve nezaket çerçevesinde ele almalıyız. Bu yaklaşım, demokrasi gücümüzü ve toplumsal barışımızı güçlendirir; aynı zamanda milletimizin ortak hafızasını canlı tutar. İçinde bulunduğumuz dönemde de bu prensip, her birimizin rehberi olmalıdır.