Merkez Bankası stratejisi ve enflasyonla mücadelede yeni yol haritasını keşfedin; güvenilir adımlar, istikrar ve sürdürülebilir büyüme için rehberiniz.

Ekonomi politikasında belirlenen üç ana hedef doğrultusunda hareket eden Merkez Bankası, KKM bakiyesini küçültme ve dezenflasyonu tesis ederek enflasyonu tek hanelere indirme amacıyla sıkı para politikalarını sürdürdü. Sonuç olarak brüt rezervlerde önemli bir artış kaydedildi ve rezervlerin niteliği de güçlendi; özellikle TL’nin rezerv içindeki payı yükseldi ve vatandaşlar dövizlerini bozdurarak bu sürece katkı sağladı.
İkinci hedef olarak KKM’de büyük mesafe kat edildi; bakiyede başlangıçta aşırı yüksek bir düzeye sahip olan 140 milyar dolarlık stok, şu anda 1 milyar doların da altına geriledi. Üçüncü ve en kritik hedef ise fiyat istikrarı; yüksek enflasyon vatandaşlar için refah kaybına yol açtığı için bu sorunun çözümü en öncelikli amaç olarak öne çıktı. Bu hedef doğrultusunda elde edilen ilerleme, yeniden dengelemek için sıkı para politikası tedbirleriyle desteklendi ve enflasyonun tek hanelere küçülmesi adına gereken adımlar atıldı.
Fiyat istikrarı tam olarak hedeflenen seviyeye ulaşana kadar uygulanacak politikalar sayesinde talep koşulları dezenflasyonla uyum içinde ilerliyor. Bu süreç, enflasyonun düşmesiyle sonuçlanacak tedbir ve adımların kalibrasyonunu gerektiriyor.
Vatandaş için kısa sürede ne ifade ediyor? Sürdürülebilir bir istikrarı öngören bu yaklaşım, kur tarafında dalgalılıkların anlamlı ölçüde azaldığını ve makro finansal güvenin güçlendiğini gösteriyor.
Hizmet enflasyonu ise önceki döneme kıyasla önemli ölçüde iyileşerek yaklaşık %44 seviyesine geriledi. Ekim ayına ilişkin verilerin beklentilerin altında gelmesiyle birlikte Kasım ayında da olumlu bir tablo bekleniyor ve kira enflasyonundaki katı davranışın gevşemesiyle birlikte maliyet baskılarının azalması umut veriyor. Hizmet enflasyonu yüzde 70’lerden yüzde 44’e düşerken, orta vadede kur, talep ve enflasyon beklentilerinin etkileşimi merkez bankasının kararlarına yön veriyor.
Enflasyon hacmiyle ilgili hissedilen farkı anlamak için ölçülen ve hissedilen enflasyon arasındaki ayrımı netleştirmek gerekiyor. TÜFE olarak adlandırılan ölçümlerde ülke genelindeki tüketim sepetinin fiyat değişimleri dikkate alınır; bu hesaplamada sepetin ürün ağırlıkları da belirleyici olur. Örneğin gıda ağırlığı tüketimde %25, mal kalemleri ise %30 civarında bir pay alıyor.